Risaleler nasıl “yazdırıldı?”
Bu noktadan hareketle diyebiliriz ki: Bediüzzaman Said Nursî’ye ve onun telif etmiş olduğu Nur Risalelerine karşı gelen, muaraza eden, yahut düşmanlık besleyenlerin çoğu, o zâtı hakkıyla bilmiyor, tanımıyor. Eserlerini de dikkatlice ve anlayarak okumuyor, tahkikli bir sûrette mütalaa etmiyor.
Bu sebeple, kimisi sathî bir nazarla bakıp mahiyetini bilmeden ve anlamadan kısmen veya tamamen karşı geliyor; kimisi de, itikaden muhalif ve muarız olduğu için harbî düşmanlık besliyor.
Harbî düşmanlık yapanları anlamak kolay olduğu gibi, onlara susturucu cevap vermek de zor bir iş değildir. Zor olan, Hz. Üstad’a dost gibi görünüp yazdıklarına karşı gelenlerin ikna edilmesidir. Bir de, Üstad’ın sözlerini bilerek ve kasten çarpıtanlar var ki, onların çoğu ümitsiz vaka haline gelmişlerdir.
Üstad Bediüzzaman, birçok yerde Kurân’ın malı olan Risale-i Nur’daki bahislerin kendisine “yazdırıldığını” söylüyor. İşte birkaç örnek:
Kastamonu Lâhikası’ndan iki cümle: “...Daha var; fakat, şimdi bu kadar yazdırıldı.” “...Bu meseleye dair yalnız iki-üç satır yazmak niyet edip başlarken, ihtiyarım haricinde olarak uzun yazdırıldı.”
Barla Lâhikasında, Hulusî Bey’in mektubundaki bir ifade: “Eserlerin Nur ism-i azîminin tecellîsi olduğuna, ihtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şüphe kalmamıştır.”
Meyve Risalesindeki Onuncu Meselenin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d