Beşerin zulmü ve kaderin adaleti (2)
Dolayısıyla, yaşanan veya başa gelen her hadisede, bu iki ciheti birden görmeli. Yorum ve değerlendirmeyi de ona göre yapmalı. Aksi halde, can sıkıntısı, kafa zonklaması ve moral bozucu birtakım başarısızlıkların yanı sıra karşımıza kocaman bir “cevab-ı red” çıkar. Yani, tevfiksizlik çıkar.
«
“Kaderin fetvası”na dair yakın tarihten bir misal getirerek konuya devam edelim.
Tek parti döneminde Türkiye’yi idare edenler, Ocak 1945’te, önce Almanya, hemen ardından Japonya ile bütün diplomatik ve ekonomik münasebetlerini kesmeye karar verdiler. Dahası, tam da bitmek üzere olan İkinci Dünya Harbinde İngiltere’nin yanında (haliyle Almanya’nın karşısında olmak üzere) savaşa katılma kararını Meclis’ten geçirmeyi başardılar.
Savaşa girme kararından sonra, başımızdaki siyasîler, müttefiklerden silâh ve mühimmat yardımı beklemeye başladılar. Yani, ülkeyi fiilen de savaşa sokmak üzereydiler ki, aynı yılın ortalarında, dünya ve insanlık tarihinin o en büyük savaşı sona ermiş........
© Yeni Asya
