menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aklın nuru, kalbin huzuru için...

13 10
15.01.2025

Duyduğumuz ve gözlemlediğimiz kadarıyla, bu tür şahısperestlerin hâli, özetle şöyle bir seyir takip eder:

1. Ufku daraldığı için, gitgide kabalaşır. Nezâketten uzaklaşır. Etrafındakilere karşı kırıcı davranmaya yönelir. Bir noktadan sonra, etrafındakiler de ondan uzaklaşır. Neticede, çok yakıcı-yandırıcı bir yalnızlığa mahkûm olur.

2. Huzuru kaçtığı için de, sıkıntısını, huzursuzluğunu dışa vurmaya başlar. Bunu yapmazsa eğer, kendi iç dünyasında patlamalar yaşar. Nitekim, patlama hâlleri yaşadığı için tımarhanelik olan, hatta intihara kadar gidenler var.

«

Yukarıdaki gözlem ve tesbitler de bize gösteriyor ki, hakikaten “Zaman şahıs zamanı değil; belki, şahs-ı mânevî zamanı”dır: İman hizmeti de, dalâletin tahribatı da, bir “şahs-ı mânevî” sûretinde cereyan ediyor.

Dolayısıyla, herhangi bir sebeple “şahs-ı vahid”e bağlanan kimseler, aklını-fikrini onunla bozdukları için, ister istemez “zamanın çarkı” ile boğuşur bir hâle geliyorlar. Onların hatırı için akışını değiştirmeyen zaman çarkı da, hâliyle onlara silleyi vuruyor ve bir kısmını sersemletip perişan ediyor.

Esasen, bu acıklı hâlin bir yansımasıdır ki, onlardan her kime dokunsan, bin âh işitiyorsun,........

© Yeni Asya