Adalet ve eşitlik
Genellikle söylenen veya istenen adalette eşitlik olmalı gerekir diyenler çoğunluktadır.
Peki, eşitlik olmazsa ne olur, acaba?
Üstad Said Nursî, Münazarat adlı eserinde şöyle diyor: “Adaletin tevziinde [dağıtımında] adalet olmazsa, zulüm görünür. Bir hatır için bin hatır kırılmaz. Şiddet ayrı, hamiyet ayrıdır. Bir hodpesend [bencil] hakkı iltizam etse [dayatmacı ve haksızca hak arasa], çokları haksızlığa sevk eder, belki mecbur eder.”1
Aslında adalet ve eşitlik arasındaki ilişkide hakkaniyet terimini de düşünmemiz geliyor.
Hutbe-i Şamiye’de bu konu başka bir açıdan açıklanıyor: “Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekvîniyeye [mükevvenat, kâinat, tabiat kanunlarına] karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücazatın ekseri ahirette ikincisinde, ağlebi [çoğunlukla] dünyada olur. Meselâ: Sabrın mükâfatı zaferdir; ataletin [tembelliğin] mücazatı sefalettir; sa’yin [çalışmanın] sevabı servettir; sebatın mükâfatı galebedir.........
© Yeni Asya
