“Süreç”in akameti ve PKK’nın “devletleşmesi”
“Süreç”in tavsatıldığı, Cumhurbaşkanı’nın “süreç’in zehirlenmesi”nden şikâyetiyle, Bahçeli’nin “Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla otuz militanın 11 Temmuz’da ‘sembolik silâh yakma’ gösterisinden bu güne durgunluk, ayak sürüme, zamana oynama belirsizliğinde PKK’nın her fırsatta “özerkliği-bağımsızlığı” öne sürmesine yakınmasıyla ortada. (gazeteler, 2.9.25)
Bu yüzden 2019 seçimleri öncesinde İmralı’ya gönderilen bir akademisyenin terörist başından aldığı “HDP’li seçmenleri İmamoğlu’na karşı iktidarın adayını destekleme mektubu”na uymayı tembihleyen Bahçeli, şimdi de “bölücü terör örgütü türevleri önderlerine bağlılık göstermeli. PKK’lı teröristler ve terör örgütü bileşenleri ile SDG/YPG silah bırakma’dan muaf ve istisna değildir” uyarısında bulunuyor.
SDG/YPG ÜZERİNDEN “ABD-İSRAİL PROJESİ!”
Aslında en son ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın defalarca tekrarladığı “SDG, PKK’nın bir türevidir YPG’ye bağımsız devlet kurma borcumuz yok, federal bir Suriye olmaz” söyleminden cayıp tam tersine“kökeni PKK’ya dayansa da PYD/YPG savaşta müttefikimiz bir örgüttür, Suriye’de ‘federasyonun bir tık altı olmalı” çarkı maksadı açığa çıkarıyor. Bundandır ki SDG’nin Şara ile imzaladığı “10 Mart mutabakatı”na uymamayı “ABD-İsrail’in oyuncağına dönüşmesiyle ‘siyonist alçaklığı” olarak tanımlanıyor.
Zira terör örgütünü bütün bileşenleriyle ABD ve İsrail’in küresel işgal........
© Yeni Asya
