menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Said’imiz... (1)

12 22
10.07.2025

Şükründen aciz olduğumuz evlât emanetini sizlerle paylaşırken bazı önemli bulduğumuz noktaları nazara vermek istedik. Bu makaleyi bir tecrübe paylaşımı ya da itirafname nazarıyla değerlendirebilirsiniz.

Hastalıklar karşısındaki tavrımız!

“Allah erkekleri hasta etmesin” cümlesini çoğumuz aşinadır. Hakikaten genele bakıldığında kadınların erkeklere göre hastalık anında çok daha az şikâyet ettiğini müşahede etmişizdir. 9 aylık hamilelik döneminde en küçük kokuda bile midenin bulanması, magnezyum, demir gibi mineral eksikliğinin sebep olduğu rahatsızlıklar, bebek hareketlerinin bir anda anneyi acı içinde bırakması, gebeliğin sonlarına doğru iyice hareketin kısıtlanarak annenin eve mahkûm olması gibi zorlu süreçte babaların hiç olmadığı kadar eşinin yanında olması elzemdir. Hayal edemeyeceğimiz acılar içinde kıvranan eşlerimize anlayışlı olmak insan olmanın muktezasıdır. Bu konuda nefsim başta olmak üzere erkeklerin alacağı çok mesafe olduğu aşikârdır.

Manidar bir hadis!

Nebevî nasihatleri referans almak zorundayız. Sönük kafa fenerimizle yol alamıyoruz. Sırtında annesini taşıyarak Kâbe etrafını 7 kere tavaf ettiren Sahabenin annelik hakkını ödediğini iddia etmesine Efendimizin (asm) cevabı son derece manidardır: “Sen tek bir doğum sancısını bile ödemiş olmadın.” Buradan anlaşılıyor ki büyük zannettiğimiz işlerin çoğu hakikat nazarında büyük değil. Yine buradan anlaşılıyor ki bizim büyük zahmetler çektiğimizi düşünerek yaptığımız işlerin çoğu küçük zannedilen bir doğum sancısının tırnağı bile edemiyor.

Kan gazı imtihanımız!

Said’imiz doğduğunda kan gazı düşük çıktı. İlk defa duyduğumuz bu rahatsızlık en az bir haftalık yoğun bakım sürecini beraberinde getirecekti. Bu durumu eşime nasıl anlatacaktım? Anlattığımda tepkisi nasıl olacaktı? Bu soruların cevaplarını düşünürken eşim saatler........

© Yeni Asya