menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İhtiyarla çocuğun sohbeti

5 4
28.06.2025

“Oturabilir miyim dede?”

İhtiyar tebessümle “Tabiî delikanlı” deyip biraz kenara çekildi. Çocuk mahzundu, gözlerinin ardındaki kederi gördü ihtiyar.

“Adın ne senin?”

Çocuk isteksiz, cılız bir sesle “Adım mı? Çok adım var benim.”

İhtiyar bir gariplik olduğunu anladı, sessiz kaldı. Çocuk bir müddet sonra ihtiyarın elinin yanına elini koydu. “Bak” dedi. “Benim bedenim genç, senin bedenin yaşlı.”

Sonra elini kalbinin üzerine koydu. “Benim içim yaşlı, senin dışın. Bir de bana delikanlı diyorsun” dedi. İhtiyar, çocuğun elini tuttu. “Anlat bakalım ihtiyar çocuk. Nedir seni böyle düşündüren?”

“Adımı sordun. Ben Filistin’deki, Türkistan’daki, Arakan’daki, depremlerdeki, yangınlardaki çocukları temsil ettiğim ve onların hüzünlerini, acılarını, kederlerini taşıdığım için ben hepsiyim… Dünyanın seyirci kaldığına, insanların sorumsuzluğuna şahit olduğumdan içim yaşlandı.”

İhtiyar, “Yani bu yaşımda çok acılar gördüm diyorsun. Haklısın, evlât haklısın. Ben de şaşkınım. Bu savaş olamaz. Ancak bu bir milleti yok etmek için yapılan soykırım, katliam. Buna da insanlık seyirci kalıyor. Ben de anlayamıyorum. Ama Allah seyirci kalmaz bunu biliyorum, dua ediyorum.”

Çocuk ihtiyarın elini göğsüne bastırdı. “Buradakileri sen bilemezsin. Ben her çocuğun hissiyle bakabiliyorum. Ben çocukluğumu yaşayamadan ihtiyarlandım.”

İhtiyar elini........

© Yeni Asya