Buyurun, ‘Sıfır Komşu’ meselesine -7-
Sıcak gündem fevkalade ayartıcı… Köşe yazısının iştahını zirveye çıkaracak kadar… PKK’nın kendini feshetmesi çağrısı hazırlıkları… Suriye Devrimi’nin lideri ve Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın ziyareti… Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 3.5 saatlik, çok önemli görüşme… PKK’nın Suriye’deki mevcudiyetini sonlandıracak hazırlıkların gözden geçirilmesi…
Ve bitmeyen senfoni: CHP’nin mutat iç kavgaları… 100 yıllık partinin, ‘Anamuhalefet’ olarak en büyük iddiasının, bir belediye başkanının kariyer planlamasına odaklanacak kadar küçültülmesi…
Birbirinden cazip, kalem oynatmayı teşvik eden gündemlere rağmen… Asıl ‘stratejik gündem’ saydığımız konuyu tamamlamamız gerekiyor. Aynı başlık altındaki serinin son yazısı bu…
Öncekilerde, sağlam dostluk ilişkisi içinde olduğumuz dünya ülkelerinin yanı sıra, bize karşı hasmane tutumu olmayan veya en azından bu dönemde arıza çıkarmayan, hatırı sayılır sayıda ülkeyi ele almıştık. Sıra, ‘bizimle mercimeği taşlı’ olanlarda… ‘Dönemsel’ olanlardan ‘tarihî’ olanlara doğru ilerleyelim:
ABD:
İç savaş yaşadığı 1860’lı yıllarda, önemli yardımlarda bulunduğumuz bir ülkedir, Amerika Birleşik Devletleri… Türk Devleti’nin himmet elinin, kuzeyi ile güneyinin birbirini yediği demlerde, ABD denilen ülkeye yardımda bulunmuşluğu vardır.
Nanköre yardımdan ne karşılık gelir ki? ‘El sağlıklığını’, cümle çapulcular Osmanlı’nın tepesine çullandıklarında, ‘Wilson Prensipleri’ adını koyarak, 1918’de idam fermanımız olarak verdiler.
Hükümranlığı, bir asır bile dolmadan inişe geçen bu nevzuhur ülke, giderayak Müslüman dünyayı ezmeye çalışıyor. Hele de ‘Türk kimliği’ taşıyorsa… Orta Doğu mahallesine saldığı çomarını oraya buraya kışkırtarak, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyayı, kafasına göre tanzim etmeye çalışıyor. Güya NATO’da müttefikimiz…
Gücü elinde tuttuğundan… Küresel silah ve para musluklarına sahip olduğundan dolayı borusu ötüyor, ABD’nin. Lakin Türk Devleti için ‘uzun vadeli tehdit’ hükmünü taşımıyor. Bugün var, yarın yok… Hafife almıyoruz; ama kalıcı olmadığını da unutmuyoruz.
Almanya-Fransa:
Düşman kardeşler olan Almanya ile Fransa’yı, Avrupa Birliği’nin motor gücü oldukları için değil; tarihî boyutta sık sık Türk Devleti’nin karşısına dikildiklerinden dolayı birlikte ele almak daha doğru geldi.
1389’da Kosova’da, şehit sultanımız Birinci Murat’ın şahadeti pahasına attığımız tokattan beri, başımız pek hoş olmadı bu Cermen-Frenk cenahıyla. Zaman zaman birbirlerini yedikleri demlerde, himmetimizi talep eden taraf bulunsa da, günün sonunda, diğer Haçlı unsurlarıyla birlikte, hepsi bizim düşmanımız olmayı seçti.
Evet,........
© Yeni Ankara
