Komşu komşunun gönlüne muhtaçtır
Hayatta en çok ihmal ettiğimiz; ancak en çok da ihtiyaç duyduğumuz bağlardan biri, kanla değil gönülle kurduğumuz komşuluk bağı.
Bazen karşı balkondan edilen bir tebessümle, yan daireden gelen çocuk sesleriyle farkına vardığımız varlıkları. Görmediğimizde telaşlandığımız, ışığı yanmadığında kapısını çalıp kontrol ettiğimiz, kimi zaman da birçok akrabadan daha samimi olduğumuz ilişkiler.
Taze pişirdiğimiz yemeğin bir kısmını komşumuzla paylaşmak, bizi birbirimize bağlayan git-gel köprüsüydü yıllarca. Boş gönderilmeyen tabak alışverişlerinde çocukken hepimizin bir görevi vardı. Kek, börek pişiren anneler komşularla paylaşır; bunu götüren çocuklar da paylaşmayı öğrenirdi. Bizim kültürümüzde, paylaşılan her şeyin bereketlendiğine inanılırdı.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “Komşuda pişer, bize de düşer”, “Komşuluk hakkı” gibi deyişler bu kültürün önemli örnekleri. Köylerimizde sabahın erken saatlerinde evin büyükleri yan evleri ziyaret eder, ihtiyaç olup olmadığını sorarlardı. İşte bunun adı komşuluk hakkıydı. Hasat zamanlarında herkes........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d