Sınavın güvenliği, güvenliğin sınavı
Geçtiğimiz hafta bir mahkeme kararı, milyonlarca gencin geleceğini emanet ettiği sınav sistemine gölge düşürdü. Üniversiteye giriş tercihleri, iddiaya göre adayın bilgisi dışında değiştirildi; mahkeme adayı haklı buldu, ÖSYM de yeniden yerleştirme imkânı tanıdı. Kurum ise yaptığı açıklamada “sisteme sızılmadı, kullanıcı hatası” dedi.
Türkiye Gazetesi’nin haberine göre mesele bir güvenlik açığı değil, adayın şifresini paylaşmasından kaynaklanmış olabilirdi. Yani “sistem sağlam, siz dikkatsizsiniz” denildi.
Peki gerçekten öyle mi?
Ya da daha temel bir soru: Bu kadar çok “dikkatsiz kullanıcı” mı var, yoksa biz bir türlü güvenli sistem kuramıyor muyuz?
Üretmeyenin güvenliği olur mu?
Bu tartışma, bizi doğrudan teknolojik bağımsızlık meselesine getiriyor. Çünkü teknoloji yalnızca “kullanıldığında” değil, üretilmediğinde de risk üretir.
Sınav sistemi, veri tabanı, tercih platformu, güvenlik yazılımı, hepsi birer dijital altyapı.
Eğer bunları tasarlayan, denetleyen, sürekli geliştiren bir ekosistem kuramamışsak; sistemi işletenin niyeti kadar, kullandığı aracın kökeni de güvenlik riskidir.
Türkiye, bunu defalarca yaşadı.
FETÖ döneminde sınav sorularının çalınması, kamuya on binlerce kişinin usulsüz şekilde yerleştirilmesi hâlâ hafızalarda.
2010 KPSS skandalı, ardından askeri okullar ve adli sınavlarda yaşanan sızmalar, yıllar boyunca “sisteme girildi mi, kopya mı verildi” tartışmalarını........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin