menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mesajlar tarihi

12 1
28.10.2025

Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i, insanın saf yanını, çocuğun merakını ve sevginin evrenselliğini anlatan bir masal gibi görünür. Ama o masalın içinde öyle bir satır vardır ki, yazarın zarif üslubunun arkasında Batı merkezli bir bakışın, hatta bilinçsiz bir aşağılamanın yankısı duyulur.

Türk bir gökbilimci, 1909 yılında yeni bir gezegen keşfeder ama Avrupa Bilim Kurulu onu ciddiye almaz; çünkü fes giymektedir. Daha sonra ülkesinde bir “diktatör” çıkar, herkesi Batılı kıyafetler giymeye zorlar; bilim insanı 1920’de aynı sunumu bu kez modern kıyafetlerle yapar ve bu defa alkışlanır.

Yazarın bu kısa sahnesi, sadece bir anekdot değildir. Bu cümlelerde, Batı’nın “medeniyet”ibiçimle özdeşleştiren zihninin bir özeti vardır. Bilgi, görünüşle ölçülür; değer, kıyafetle belirlenir. Ve ne acıdır ki, bu küçük masal parçası, o yıllarda Müslüman dünyada yeni filizlenen kimlik tartışmalarının tam ortasına düşer.

Saint-Exupéry, belki de farkında olmadan, bir uygarlığın diğerini nasıl küçümsediğini anlatır. Türk gökbilimci örneği, görünürde “Batılılaşmanın” başarı hikâyesi gibidir. Oysa derinlerde şu mesaj saklıdır:

“Bilgine değil, kıyafetine bakarım.”

Bu, sadece bir adamın değil, bütün bir coğrafyanın küçümsenmesidir. 20. yüzyılın ilk yarısında Batı, Doğu’yu artık sömürge olarak değil, “eğitilmesi gereken çocuk” olarak görmeye başlamıştı. Modernleşme, bilgiyle değil, biçimle tanımlanıyordu.

İşte tam o yıllarda, Müslüman dünyada da bir başka sorgulama başlıyordu. Batı’nın ilerlemesini hayranlıkla izleyen ama aynı zamanda onun küçümseyici tavrını derinden hisseden aydınlar, kendi kimliklerini yeniden tanımlamaya çalışıyorlardı.

Bir yanda akıl ve bilimle ilerlemenin çağrısı, öte yanda ruhunu kaybetmiş bir modernlik korkusu… Bu iki duygunun kesiştiği yerde, yeni bir düşünsel dalga doğdu.

Saint-Exupéry’nin gökbilimcisine yöneltilen bakış, işte o dalganın zihinsel zeminini de yansıtıyordu:

“Batı’nın........

© Yeni Ankara