menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaç karın var!

8 1
14.11.2025

Beyaz Saray’daki o an, diplomasi tarihinin kısa ama çarpıcı bir özeti gibiydi. Suriye Cumhurbaşkanı ilk kez Washington’da ağırlanırken Donald Trump, parfüm hediyesini uzatıp gülümseyerek sordu: “Kaç karın var?” Şara da hediyesini sunarken aynı tonda karşılık verdi: “Ya senin kaç karın var?” Özellikle Trump’ın soruya verdiği cevap ise çok şey anlatıyordu ‘şimdilik bir’. İlk soruyu soran Trump kültürel ve dini bir gönderme yapıyordu. Şara buna karşılık Trump’ın göndermesinden duyduğu rahatsızlığa karşı bir salvo yaptı belki de. Ama yine aynı yerden aynı konuda bir gönderme. Trump ise alınmış görünmüyordu.

Bir anlık gülüşme, birkaç saniyelik sessizlik… Ardından protokol kaldığı yerden sürdü. Oysa o cümleler, modern diplomasinin arka planında hâlâ taş devrinden kalma bir zihniyetin dolaştığını gösteriyordu. Bu, iki devlet adamı arasında geçen bir diyalog değildi yalnızca; erkek egemen dünyanın kendi diliyle konuşan iki yüzüydü.

Diplomasinin tarihi, erkek egemenliğin tarihiyle iç içedir. Kraldan başkana, sultandan generallere kadar bütün iktidar biçimleri, gücü erkeklik üzerinden tanımladı. “Kaç karın var?” sorusu bu nedenle bir mizah değil, bir güç metaforudur. Kadın, burada bir insan değil; statü göstergesidir. Gücün, servetin ve itibarın ölçüsüdür.

Trump’ın cümlesinde, Edward Said’in yıllar önce Oryantalizm’de tarif ettiği o Batılı üstünlük dili yankılanıyordu. Said’e göre Batı, Doğu’yu “kadınsı, duygusal ve irrasyonel” bir öteki olarak inşa eder; kendini ise “erkeksi, akılcı ve üstün” konumda kurar. Trump’ın sorusu, tam da bu kalıbın güncel bir versiyonuydu: Kadını küçümserken Doğu’yu kadınsılaştırmak.

Şara’nın verdiği yanıt ise bir tür “erkeklik aynalaması” idi. Aynı dili tersine çevirip Batı’yı kendi silahıyla vurmak. Ama bu karşılık da oryantalizmi........

© Yeni Ankara