Heyetler ve sonuçları tarihi
Türkiye’de çözülmesi zor bir mesele mi var? Üzerinde uzlaşmak zor ama oyalamak kolay mı? Telaşa gerek yok. Çünkü kadim bir formülümüz var: Heyet kurmak. Her dönemin kendi heyeti olur. Osmanlı’da nasihat veren vardı, Cumhuriyet’te akıl veren, şimdi de mecliste uzlaşma arayan. Sorunun köküne inmek riskliyse, semptomlara odaklanan bir heyet her zaman hazır bulunur. Lakin sorunun kökü diye bir şeyin de semptomların da aslında tedavi edilmesinin aynı anda bir çok yan etkisi ile birlikte reçete edildiğini de arada bir hatırlamak gerekir.
19. yüzyıl Osmanlısı, Anadolu’nun doğusunda artan Ermeni taleplerini ve Avrupalı baskılarını yumuşatmak için 1860'larda bir çözüm buldu: Heyet-i Nasiha. Bölgede reform yapmaya değil, nasihat etmeye geldiler. Ziyaret ettiler, konuştular, uyarılarda bulundular… Ama ne kaynak vardı ne irade. Heyetin ardından daha fazla isyan çıktı, daha fazla dış müdahale oldu. İlk "göstermelik heyet" tecrübemiz buydu. O günden beri değişen pek bir şey yok: sorunu çözmeyi değil, çözmeye çalışıyormuş gibi görünmeyi seviyoruz.
2013’e geldiğimizde sahneye bu kez "Akil İnsanlar Heyeti" çıktı. Kürt meselesinde toplumsal desteği artırmak, hükümetin barış süreci politikasını halka anlatmak için oluşturulan ekip yurdun dört bir yanına dağıldı. Otobüslerle dolaşıldı, salon toplantıları yapıldı, kimileri alkışlandı, kimileri yuhalandı. Nihayetinde bir rapor yazıldı. Ne kadar dikkate alındı, ne kadar uygulandı belli değil. Ama süreç birkaç ay sonra silah sesleriyle sona erdi.........
© Yeni Ankara
