menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ankara bürokrasisinde "O kadar da değildir!" dedirten iddia

8 13
11.12.2025

Ankara bürokrasisinin kendine has bir ritmi vardır. Dışarıdan bakınca herkes dosya inceliyor, rapor yazıyor, mevzuat konuşuyor gibi görünür; ama aslında bu şehrin gerçek enerjisi, kulislerde dolaşan hikâyelerden, yarım ağız fısıldanan iddialardan ve birbirine benzemez insan tipolojilerinden gelir. Hele bir de işin içinde Sayıştay varsa—hani şu devletin en kritik denetim organı olan, hesabı sorulmayan tek kalemin bile kalmaması gerektiğine inandığımız müstesna kurum—dedikodular bir anda başka bir tonda çınlamaya başlar. Çünkü herkes şunu bilir: Sayıştay konuşuluyorsa, orada anlatılan hiçbir şey “sıradan kurum dedikodusu” olmaz.

Son günlerde kulağıma çalınan bir söylenti var ki, doğrusu insan “Bu kadarını da abartmış olamazlar” diye düşünüyor. Kulislerde dolaşan hikâyeye göre, Sayıştay yemekhanesinde Trabzonlu olduğu söylenen ve İçişleri Bakanlığı’ndan kuruma geçmiş bir denetçi, bir başka denetçi arkadaşıyla birlikte üçüncü bir denetçiyi tartaklamış. Evet, yanlış duymadınız: Tartaklamış! Ki bu kelimeyi ben seçmedim; anlatanların kelimesi bu. Hani sanki Çankaya’da değil de lise kantininde geçiyor hadise.

Hikâyenin devamı daha da renkli. Rivayete göre, bu denetçilerden biri, Sayıştay’a eski başkan yardımcısı Zekeriya Tüysüz’ün referansıyla girmiş. “Referans” kelimesi bürokraside normalde çok şey ifade eder: Kapı açar, yol gösterir, bazen fazla iltifat görür. Ama burada hikâye farklı bir yöne evriliyor. İddialara bakılırsa tartaklama işinden sonra disiplin sürecinin başlamaması için epey mesai harcanmış. Kapılar çalınmış mı, telefonlar edilmiş mi, kim kime ne demiş—buralar hep müphem. Ama anlatanların yüzündeki o “ben bilirim” ifadesine bakınca, insan ister istemez “demek ki uğraşılmış” diye düşünüyor.

Velhasıl, bütün bu........

© Yeni Ankara