menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Peygamberimizin Veladeti ve Düşündürdükleri

28 12
yesterday

Peygamberimizin Veladeti ve Düşündürdükleri

YAŞAR DEĞİRMENCİ

Müslümanlar İslam’ı kimden öğrenmişlerse onun İslam anlayışını tevarüs ediyorlar. Bugünkü İslam anlayışının hemen birçok rengi, İslam’ın ana renginden az ya da çok farklılıklar içeriyor.

Eğer Peygamber Efendimiz kabrinden kalkıp gelebilseydi, sanırın günümüzde “Ben Müslümanım” diyen birçoklarını İslam’a davet ederdi.

Sahabeden Hz. Muaz’ın naklettiği bir hadis-i şerif: “Bir gün gelecek bid’atlara sünnet diye sarılacaklar, sünnetleri bid’at diye terk edecekler. Biri çıkıp da ‘Ey Müslümanlar! Şu işlediğiniz bid’attır!’ diyerek o konuda gerçek sünnete çağıracak olsa, insanlar onu bid’atçı diye taşlayacak.”

İslam, siyasette piramidik bir modele dönüştürüldü ve namazdaki gibi ‘saf modeli’ yerini üsttekilerin ayağını alttakilerin başı üzerinde durduğu “piramit modeline” bıraktı.

Müslümanlar, ahlakî hedefleri olan bir gelecek tasarımı yerine dünyevileşmeyi koydular. Bu iki alandaki çözülme, dini alana da yansıdı. Din “Hıristiyanlaşma” “Ruhsuzlaşmaya” maruz kaldı. Bugün Müslümanların hayallerini “iktidar” ve “güç” süslemekte.

Bu yaklaşım, zihinlerdeki peygamber imajını bile değiştirir hâle geldi. Peygamberimiz bilinmeden olmaz.

Karşısındaki insana “ne titriyorsun be adam! ben de senin gibi kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!” diyen bir peygamber duruyor. Bugünün ortalama Müslüman’ın popüler din anlayışı, maalesef Asiye’ye değil Firavuna özendiren bir din anlayışı. İbrahim’in sancısına değil Nemrud’un kamçısına imrenmekte diyebilirsiniz buna.

Karunlaşmış bir mantık elbette başarıyı Allah’tan bağımsız planlamaya kalkacak, O’ndan bağımsız kalacak ve düşünecektir. Tıpkı Karun gibi “Bu benim yeteneğim sayesinde bana verildi” diyen bir anlayış. Bu anlayış da egoizme götürüyor.

Galiba küresel sistemin Müslümanları taşımak istediği yer de buydu. “İnanç erozyonu” adını verebileceğimiz bu durum; itikat ve ahlakının oynandığı bir zemine kaydırdı Müslümanları. Müslümanlar, kaygan zeminde ayakta durmaya çalışıyor. Dinin sâbiteleri ile değişkenlerinden habersiz.

Bulanık bir ortam. İnsanların bir parça Müslüman, bir parça gayrimüslim olduğu bir zemin. Yani kırılgan ve kaygan bir zemin. Veladet kandilinde camilerimiz dolarken, namazlarımız dualarımız canlı iken kandil sonrası acınacak hâlimiz devam ediyor. Dinimizin bir hayat tarzı olduğu unutuluyor. Peygamberimizin yaşadığı ve yaşattığı hayat hatırlanmıyor bile. Belli gün ve gecelerde yaşanan bir din hayatı yerleştiriliyor.........

© Yeni Akit