Yeni çağın kompozit yayı
Yeni çağın kompozit yayı
Refik Tuzcuoğlu
Tarih, sadece savaş meydanlarında kazanılan zaferlerin kronolojisi değildir. Tarih, aynı zamanda teknolojiye hükmedenlerin ve yeni stratejiler geliştirenlerin yazdığı bir destandır. Aziz milletin binlerce yıllık serüvenine baktığımızda, bu gerçeği kristal netliğinde görürüz.
Türkistan bozkırlarında başlayan demir ustalığıyla savaş aletleri üretmek, sadece bir zanaat değil bir hayatta kalma stratejisiydi. Türkler, at üzerinde hareket halindeyken isabetli ok atabilmek için demirden yaptıkları “üzengiyi” icat ettiklerinde, dünya harp tarihini değiştirdiler. Ancak asıl devrim, “kompozit yaydı”. Batı’nın hantal yaylarıyla kıyaslanamayacak kadar uzun menzile ve vuruş gücüne sahip bu teknoloji, süratli ve dayanıklı atlarla birleşince, durdurulamaz bir güce dönüştü. Onları ne Çin Seddi durdurabildi ne de Malazgirt Ovası'nda Roma’nın mağrur orduları. Bu zaferler sadece bilek gücüyle değil, üstün savaş teknolojisi ve stratejik zekâyla kazanıldı.
Teknoloji Üreten Kazanır
Bu genetik kod ve kompozit yayların kullanımı, Osmanlı ile zirveye taşındı. Ancak bu yeterli değildi; çağ değişiyordu. Ateşli silahlarla tanışan ecdat, dönemin en ileri teknolojisine sahip toplarını dökerek İstanbul surlarını yerle yeksan etti. Fatih, İstanbul’un Fethi’yle adına "yeni çağ" dediğimiz barut çağını başlattı. Tüm savaş stratejileri yeniden yazıldı. Orduda yeni sınıflar ihdas edildi. Çağlara uzanan düne dair ne kadar tecrübe varsa yeniden yorumlandı. Doğu’dan gelen ve eskide kalmış süvari taktiğinde ısrar eden Akkoyunlu Uzun Hasan’ı Otlukbeli’de, Safevi Şah İsmail........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein