Okullar açıldı, nasıl bir eğitim?
Okullar açıldı, nasıl bir eğitim?
REFİK TUZCUOĞLU
Uzun yıllar önceydi. Amerikalı yazarı karşılamak üzere peronda bekliyorum. Felsefe alanındaki şöhretinden sonra dinler tarihine merak salmış, araştırmaları onu İslam ile buluşturmuş ve böylece İstanbul’a yerleşmişti.
Bir kitap tercümesi için herkesten uzak bir köşeye çekilmesi gerekince, onu bir dostumuzun özel misafirhanesine yerleştirdik. Bir hafta sonra şehrin önemli tarihi yerlerini gezdirdikten sonra sakin bir restoran köşesine oturduk.
Muhabbet bir yerden sonra eğitim konusuna geldi. Türkiye’de yetişen kızlarını uzaktan da olsa ABD’de okutuyordu. O yıllarda Türkiye’de başörtüsü yasağı vardı. “Sebep bu mu?” dedim, “Tek sorun o değil” dedi.
Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocukların zekâ yaşlarının Avrupa’nın üzerinde olduğunu, ancak üniversite çağına geldiklerinde bu seviyenin düştüğünü söyledi. Çok şaşırmıştım. Sebebini sorduğumda net bir cevap verdi: “Eğitim sisteminiz ezbere dayalı.”
Açıklaması daha da çarpıcıydı: Türkiye’de tarih dersinde ‘İstanbul’un Fethi hangi yıl gerçekleşti?’ gibi bir sınav mantığı var. Bu soru Amerika’da, ‘İstanbul’un fethinde komutan siz olsaydınız, nasıl bir yöntem izlerdiniz?’ şeklinde sorulur.
Türkiye'nin maarif sorunu bir türlü gündemden düşmez. Hükümetlerin başını her dönem ağrıtan en önemli başlıklardan biri millî eğitim politikaları olmuştur. Uzmanlık düzeyinde olmasa da millî eğitim konularına hep ilgili oldum.
Geçmişte üstlendiğim bazı görevler, gençlik eğitimi konularıyla kesişti ve “Belediyelerde Gençlik Modellemesi” üzerine akademik derinliği olan çalışmalar yaptık. Ortaya, hem yerel yönetimler hem de gençlik eğitimiyle ilgilenen bütün taraflar için kılavuz mahiyetinde önemli bir kaynak çıktı.
Bu süreçlerde zihnimi hep şu soru işgal etti: “Çocukların ve gençlerin kabiliyetlerini........© Yeni Akit





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d