Kılıç ve kalem
Kılıç ve kalem
REFİK TUZCUOĞLU
Sözün hükmünü kaybetmeye başlayacağı zamana doğru yaklaşıyoruz. İsrail’in, Suriye’deki yeni yönetime Şam’da bir operasyonun ardından çektiği rest, aslında bir itiraf mahiyetinde: “Şam, ateşle oynayıp Türkiye’nin emirlerine itaat etmemeli.” Bu cümle, satranç tahtasındaki piyonların devrilip şahların karşı karşıya geleceği yeni dönemin başlangıç anonsu gibidir. Bölgedeki vekalet savaşlarının perdesi yırtılırken, İsrail asıl tehdit olarak gördüğü Türkiye ile büyük hesaplaşmanın kaçınılmaz olduğunu açıkça ilan ediyor.
Sahneye baktığımızda, Suriye’de çöken Baas rejiminin yerine istikrar değil, bir kaos projesi ikame edilmeye çalışılıyor. Suveyda’da Dürziler, Lazkiye’de Nusayriler federasyon talepleriyle sahneye sürülüyor. Suriye, etnik ve mezhepsel fay hatları üzerinden yeniden Balkanlaştırılmak isteniyor. Bu projenin yeni hamisi ise düne kadar ABD’nin aparatı olan SDG’yi himayesine alıp onu Suriye’nin kuzeyinde özerk bir terör kantonuna dönüştürmek isteyen İsrail’den başkası değil. SDG’nin, Şam’daki yeni yönetimle entegrasyonda ayak sürümesi, kimden emir aldığını zaten açıkça gösteriyor.
Bu tabloyu okurken şaşırmıyoruz, çünkü bu yüz yıllık bir parantezin kapanışı. Ancak İsrail'in karşısında yeni bir bölgesel güç olarak Türkiye var. Bu yükseliş hamasi bir söylem değil, dünyanın önde gelen strateji merkezleri tarafından da teyit edilen bir gerçek. Nitekim The American Conservative dergisi, durumu “Türkiye'nin bölgesel gücü neredeyse bir asırdır görülmemiş bir zirveye ulaştı” tespitiyle özetlerken, BBC Monitoring ve Yeni Amerikan Güvenlik Merkezi (CNAS) gibi kuruluşlar, Türkiye'nin küresel askeri dron pazarının üç büyük........
© Yeni Akit
