Avrupa’nın patlayan travmaları
Avrupa’nın patlayan travmaları
REFİK TUZCUOĞLU
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum.
Tacizde bulunmadığı neredeyse bir ülke bırakmayan Trump, Türkiye konusunda özenli bir çizgide seyrediyor.
Oysa Türkiye birçok soruna Trump’tan farklı yaklaşıyor.
İsrail’in katliam politikalarından tutun, Gazze’nin geleceğine varıncaya kadar taban tabana zıt bir politik duruş hakim.
Suriye’deki PKK-PYD varlığı konusu da öyle. Sahada neredeyse sıcak mücadeleye varacak düzeyde bir karşıtlığımız oluştu ABD ile.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nda da aynı noktada durmadığımız açık. Trump, Ukrayna barışından kendine bir yığın post çıkarma derdinde. İlginç bir iddia, ‘ABD seçimlerinden bir yıl önce başlayan Trump-Putin ekiplerinin İsviçre’de gizli görüşmeler yaptığı’ doğrultusunda. Ekonomik paylaşımların bu toplantılarda olgunlaştığı iddiaları var.
Şu halde Trump’ın sürdürdüğü Türkiye özenini nasıl izah etmeli? Muhtemelen, “Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını ABD çıkarlarına aykırı” görüyor. Yine de çılgın ve öngörülmez kişiliğini kayda düşmek isterim.
Trump ayağının tozuyla küresel ölçekte ciddi bir türbülans oluşturdu. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülke için yeni bir politik yol belirleme zorunluluğu oluştu. Çok fazla bilinmez var.
Konuya Avrupa merkezli teorik bir çerçeveden giriş yapalım.
Batı’nın geleceği konusunda yoğun tartışmaların yapıldığı 2020 Münih Güvenlik Konferansı’nda çerçevesi “Westlessness/Batısızlık” kavramıyla çizilen endişeler gündeme getirildi. Avrupa-Atlantik sinerjisinin sönmekte olduğu vurgusu yapıldı. Dahası Batı’nın da Batısızlaştığı tespitine yer açıldı. Endişeyi besleyen açıklamalar Çin Devlet Başkanı Xi Jinping........
© Yeni Akit
