İmanın şahitliğinde sürdürülen sorumluluk zulme karşı direniş
İmanın şahitliğinde sürdürülen sorumluluk zulme karşı direniş
MUSTAFA ÇELİK
İslâm topraklarını kan ve katliamla işgal ve istilâ etmeye çalışan Amerika-İsrail yayılmacılığı devam ediyor.
Amerika-İsrail işgalinin ve yayılmacılığının karşısına dikilmek, direnişle ümmeti dirilişe çağırmak, mü’min bir ümmet için imanı muhafaza ve müdafaa etme cümlesindendir.
Tarih boyunca hak ile batılın mücadelesi, sadece kelimelerle değil, eylemle ve direnişle şekillenmiştir.
Her çağda mazlumların feryadı, zalimlerin ayak seslerine karışmış; kimi zaman bir şehrin surlarında, kimi zaman bir annenin gözyaşında yankılanmıştır.
Bugün hâlâ o mücadele sürüyor. İşgalciler, sınır tanımadan genişlemek isterken, iman sahiplerine düşen görev açıktır: Zulmü durdurmak, mazlumu savunmak ve adaleti ayakta tutmak.
İşgalci ve yayılmacılara karşı durmak, sadece bir siyasi tavır değil, aynı zamanda ahlaki ve imani bir yükümlülüktür.
Bu, Kur’an’ın ruhundan, Peygamber’in örnekliğinden ve İslam tarihinin şahitliğinden süzülen bir hakikattir. Nisa Suresi’nde sorulan o sarsıcı soru hâlâ kulaklarımızda çınlamaktadır: “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve ‘Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver’ diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa Sûresi/75)
Bu ayet, sadece bir emri değil, bir vicdan muhasebesini de beraberinde getirir. Bir belde işgal altındaysa, bir halk zorluk içindeyse, bu durum karşısında susmak ya da kayıtsız kalmak, imanın izzetine yakışmaz. Çünkü iman, sadece namazda........
© Yeni Akit
