Kâbe’nin yanı başında Bilal’in yitik sesi
Kâbe’nin yanı başında Bilal’in yitik sesi
MUSTAFA ARMAĞAN
Şevval umresi vesilesiyle bir kere daha vahiy kokan toprağına yüzümüzü sürmek üzere Mekke-i Mükerreme’deyiz. Allah kabul etsin, mukaddes beldeye varır varmaz tavaf ve sa’yimizi tamamlayıp umremizi eda ettik. Sonra gelsin adım adım küflü sinemize inşirah bahşedecek ziyaretler.
Harem-ı Şerifin etrafını geziyor adımlarım. Mekke’nin güvercinlerini selamlıyorum, müminlerin karşılıklı seller gibi aktıkları manzara hakikaten büyüleyici. Ama aynı büyüleyiciliği binalarda göremiyoruz. Burası küçük bir Manhattan kesilmiş.
Derken kitaplardan okuduğum Ebu Kubeys Tepesini arıyor gözlerim. Kâbe’nin gölgesinde bu tarih şahidi beni bekliyor olmalı diyorum. Ne var ki yoklara karışmış çoktan.
Burası sıradan bir tepe değil; Hz. Peygamber’in (sav) dualarına muhatap olmuş, ayak izleriyle müzeyyen bir mekândı. Rasul-i Kibriya Efendimiz burada namaz kılmış, ellerini açıp Rabbine seslenmiş. Ve bir gece, ay, sanki onun duasını selamlarcasına ikiye bölünmüş. Şakk-ı Kamer mucizesi, işte bu tepede, Ebu Kubeys’in taşlarında yazılmış bir destan.
İki seyyah, İbn Cübeyr ve İbn Battuta kalemlerini bu derin hakikate batırmış: “Burası,” demişler, “ayın yarıldığı yer, burası Hz. Peygamber’in mucizesinin tecelligâhı”
Sonra “ilk müzezzin” Hz. Bilal-ı Habeşî çıkmış sahneye. Mekke fethedildiğinde bu tepeye tırmanmış ve ezanı........
© Yeni Akit
