Namaz yolda komaz (1)
Namaz yolda komaz (1)
İDRİS GÜNAYDIN
Önümde Zekeriya Şahin adlı bir emekli öğretmenin yazıp bana okumam için lütfettiği “Esaretten Özgürlüğe” adlı kitap var. Kitapta özetle anlatılan şu: Çaykara İlçesi Şahinkaya Köyünden merhum Ahmet ve ağabeyi, askere alınabilecek yaştaki otuza yakın gençle Of’a kadar yürümüşler ve orada askerlik şubesinde askere alınarak doğruca kuzey cephesine gönderilmişler. Amaç Ruslarla savaşmak. Lakin ne silah var ne cephane. Giysi ise hak getire. Her zaman söylediğim, yazdığım bir husus var: Biz asker büyütürüz, kafirler mermi. Bol bol mermileri ile üzerimizde talim yaparlar.
Ellerinde iki kişinin kullanabildiği bir av tüfeği var. Biri dolduruyor öbürü nişan alıyor. Daha yok ve az sonra esaret. Onlarca Türk askeri esir alınarak doğruca Batum limanına ve oradan karşı kıyıya gemiyle götürülüyor. Bir askeri teşkilatta esaret hayatları başlıyor.
Öyle soğuk ki; anlatılmaz, yaşamak lazım. Kış gelmiş ve at ahırında yatıyorlar. Gündüz olduğunda ayak işleri yapıyorlar ve geceleri atların yanında yatış… Mevsim kışa döndüğü için, atlar üşümesin diye atların beline kışlık nevresim veriyorlar. Kendilerine de kışlık nevresim vererek geceleyin yatmaları sağlanıyor. Hatta üstelik akşamları atların yanında soba yaktırıyorlar. Atlara itibar zirvede. Ya kendileri? Onlar esir. Bir ikisi veya hepsi ölse ne olur?
Akşam soba yaktıkları için durum iyi ise de sabaha karşı soğuk insan kemiriyor. Bir şiltenin altında yatmak nafile. İki asker bir yatakta yatıp çift şilteyi üzerlerine alıyorlar. Kendi vücut sıcaklıkları ile de kısmen soğuğa karşı mukavemet edebiliyorlar. Lakin bir durum var: Namaz! Bu esirlerin yirmi tanesi namaz kılıyor. Namaz kılmak için kapıda çeşmede abdest alacaksın ve yine kapıda, karın üstünde namaz kılacaksın. Zaten soğuk ile malul olan bedenler o esnada hep aciz duruma........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d