Zaferler Ayı’ında Zafer Haftası (26 Ağustos Salı - 30 Ağustos Cumartesi)
Zaferler Ayı’ında Zafer Haftası (26 Ağustos Salı - 30 Ağustos Cumartesi)
HALİT KANAK
O zamanlar Türkiye’nin en büyük ilçesi Bakırköy’de Milliyetçi Çalışma Partisi’nin (MÇP) ilçe başkanlığını yaparken TRT’nin ünlü haber spikeri duâyen merhum Mesut Mertcan’ı, haber okuduğu Kanal 6’da ziyaret ederek yapacağımız “Zafere Doğru” gecesinde sunuculuk yapmasını istediğimde çok şaşırmıştı.
Sonra da; “Benim solcu olduğumu bile bile gelerek bu teklifi yapmak nasıl bir öz güven’dir” şeklinde sözleriyle ilk tepkisini göstermiş, ardından “mâdem buna cesaret ettiniz ben de gelip sunuculuğunuzu yapacağım, ancak bana bâzı ipuçları vermelisiniz” diyerek kabûl etmişti. O tok sesiyle 12 Eylül 1980 ihtilal bildirisini okuyan Mesut Mertcan’a bu kez de;
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün doğmadan evvel İklim-i Rum’a,
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah… Bismillah… Allah’u Ekber!..”dizelerini yıllar sonra okutmayı başarmıştık.
O program için hazırladığımız; “Milliyetçi Çalışma Partisi Bakırköy İlçe Teşkilâtı Sunar-Zafere Doğru Gecesi” yazan kağıt afişleri, güneşin doğmasına aldırmadan fazladan bir kişi daha görsün diye cadde cadde duvarlara yapıştırırken duyduğum heyecanı, her sene geldiğimiz Ahlat ve Malazgirt’te yapılan etkinliğin 954’üncüsünde bir kez daha yaşadım.
Ahlat Millet Bahçesindeki etkinlik alanında Türk Dünyası Derneğimiz ile TÜDAK Arama Kurtarma Derneğimiz’in ortak çadırında misafirlerimiz Azerbaycan Ülke Başkanımız Feridun Ahmedli ve muhterem heyetiyle bir ve beraber dört güzel gün geçirdik. Ayrıca Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısını bu yıl Ahlat’ta yapma kararı “Zafer Haftasına” bir başka anlam kazandırdı, kendilerini tebrik ediyoruz.
TÜRK’ÜN ZAFER AYINDA NELER YAŞANDI
Türk tarihinin “Ağustos” ayına has şanlı
sayfalarına birlikte göz atalım;
1 Ağustos 1571 Kıbrıs’ın Fethi :
Dîvân, Sultân II. Selim Hân'dan "Fermânımdır Kıbrıs fethedilsin" emrini aldığında bu kararın altında Şeyhülislâm Ebussuud Efendi'nin meşhûr fetvâsının olduğunu biliyordu. Türk Gölü Akdeniz’de bir çıbanbaşı gibi duran Kıbrıs’a asker göndermeden önce Dîvân-ı Hümâyûn sulh yoluyla adanın devrini istemek üzere II. Selim Hân'ın yaverlerinden Kubad Çavuş ile Divân-ı Hümâyun'un ikinci tercümanı Mahmud Ağa'yı Venedik'e yollamıştı.
Venedik Senato'su bu teklifi reddetti. Bunun üzerine Piyâle Paşa'nın emrindeki Türk Gizli Teşkilâtı, Avrupa'nın en büyük tersanesi olan Venedik Tersânesinin barut deposunu havaya uçurmuş, çıkan büyük yangın limandaki gemileri de yakmıştı.
Venedik acele Avrupa'dan temin ettiği 204 parçalık gemiyi Kıbrıs sularına sokmuş ve savunmaya geçmişti. Ancak; Kaptân-ı Deryâ Ali Paşa, yine denizci olan 3. Vezir Piyâle Paşa ve Serdâr-ı Ekrem olarak 6. Vezir Lâlâ Mustafa Paşa komutasında ki Osmanlı Türk Ordusu Limasol’a asker çıkarmış, 13 ay sonra da Magosa’nın düşmesiyle 1 Ağustos 1571’de Kıbrıs’ın fethi tamamlanmıştı…
11 Ağustos Otlukbeli Zaferi :
Papa IV. Sixtus 6 kardinalini çok özel görevle Avrupa devletlerine göndererek; Sûltân Mehmed’in ortadan kaldırılarak yeryüzünde Haçlı hâkimiyetinin yeniden tesis edileceğini, bunun için Akkoyunlu Hükümdârı Uzun Hasan’la anlaştığını, onlar doğudan vururken, kendilerinin de aynı anda Anadolu’ya denizden asker çıkartacağını, ayrıca Almanya, Lehistan (Polonya) ile Macaristan’ın Balkanlar’dan saldırmasıyla da Osmanlı Türk Devletini imha edeceklerini, bunun karşılığında Balkanlar, Trakya ve İstanbul’a hâkim olacaklarını, Üsküdar’dan başlayan Anadolu topraklarını müttefikleri Akkoyunlu Devletine bırakacaklarını tek tek anlattırarak hazır olmalarını istedi.
Hazırlıklar tamam olunca Akkoyun’lu hükümdârı Uzun Hasan Fâtih Sûltân Mehmed Hân’a bir mektup göndererek; kayınpederine ait olan Trabzon Rum İmparatorluğu’nu, ayrıca müttefikleri Karaman ve İsfendiyar Beyliklerinin topraklarını iâde etmesini yoksa savaşın kaçınılmaz olduğunu belirtiyordu.
Bu arada mektubuna cevap alamayan Uzun Hasan yeğeni Murad Mirza’yı bizzat Fâtih’e göndererek; kendisinin Timur’un vârisi olduğunu, Fâtih’in büyükbabası Sûltân Çelebi Mehmed’in önce Timur’a, daha sonrada oğlu Şâhruh’a verdiği vergileri aynıyla talep ettiğini bildirdi.
Fâtih Sûltân Mehmed Hân, bu akıl almaz cüret karşısında elçiye cevap olarak ağızından “Varıp hükümdarına söyle, Fâtih Sûltân Muhammed Hân olarak diyorum ki, Doğu Anadolu’ya geleceğim ve bu vergi meselesini kesin bir şekilde bizzat halledeceğim” sözleri dökülmüştü.
Uzun Hasan bu cevap karşısında Fâtih’in hışmından kaçarak yanlarına sığınan iki kardeş Karaman Beyleri Pîr Ahmed ve Kasım Bey’i Karaman tahtına yeniden oturtmak amacıyla, oğulları Yusufça Mirza, Zeynel ve Ömer Mirzalar ile veziri Bektaşoğlu Emir Bey’le ordusunun bir kısmını Anadolu içlerine gönderdi.
Yusufça Mirza, Tokat ve Sivas’ı âni baskınla yağmaladıktan sonra Kayseri üzerinden Konya’ya yürüdü. Konya Beylerbeyi Fâtih’in oğlu Şehzâde Mustafa Lalası Gedik Ahmed Paşa ve Anadolu Beylerbeyi Davut Paşa ile bekliyordu. Nihayet Beyşehir’in az doğusunda bulunan Kıreli Mevkiinde Akkoyunlu ordusunu feci şekilde bozguna uğrattı. Hesaplaşma büyük buluşmaya kalmıştı.
Baharın gelmesiyle birlikte 11 Nisan 1473’te Fâtih Sûltân Mehmed Hân, doğudaki Akkoyunlu tehlikesini kesin bir şekilde bertaraf etmek üzere Üsküdar’dan hareket etti. Yerine küçük oğlu Şehzâde Cem’i taht muhafızı olarak İstanbul’da bırakmıştı.
Uzun Hasan Fâtih’in ordusu hakkında bilgiyi almış, hazırladığı 300 bin süvârinin 100 binini ihtiyaten Harput’ta bırakarak Fâtih’i karşılamaya çıkmıştı, bir taraftan da müttefikleri Almanya İmparatoru III. Friedrich, Macaristan Kralı Mathias ile Venedik Doç’una birer mektup göndermiş harekete geçmelerini istiyordu.
Fâtih’in yaklaşık 100 bin kişilik muharip ordusu 5 kolorduya ayrılmış; merkezde Fâtih kendi kolordusunun başında bulunurken, sağ kanatta Şehzâde Mustafa ile yanında Anadolu Beylerbeyi Davut Paşa, sol kanatta Şehzâde Bayezid yanında Sadrâzâm Gedik Ahmet Paşa bulunuyordu. İhtiyatları oluşturan iki ayrı kolordu ise ana ordunun gerisine yerleşmişti.
Fâtih’in sağ kanatta ki oğlu Şehzâde Mustafa, babasının işareti üzerine Akkayunlular’ın sol kanadına yüklenip darmadağın etti. Sol kanattaki Şehzâde Bâyezıd’ta sağ kanatı çökertip komutanlarını esir alınca 8 saat sürecek savaşın neticesi belli olmaya başladı. Son darbeyi bizzat Fâtih vurarak bütün oyunları bozdu.
Düşman donanması Midilli, İzmir, Antalya limanlarını bombaladıysa da asker çıkartamadı. Balkanlar’da sınıra yığınak yapan haçlı ordusu da Uzun Hasan’ın yenilmesiyle geriye döndüler. Konu kapanmıştı.
23 Ağustos 1514 Çaldıran Zaferi :
23 Nisan 1514’te İstanbul’dan yola çıkan Yavuz, 28 Nisan’da İzmit’e geldiğinde yakalanan Şah İsmâil’in Kılıç adlı casusunun eline savaş ilânını tutuşturarak İran’a gönderdi. 1 Haziran’da Konya’ya, 2 Temmuz’da Sivas’a, 24 Temmuz’da Erzincan’a, 5 Ağustos’ta Erzurum’a gelindi.
Deniz yoluyla Trabzon üzerinden getirttiği yiyecek ve mühimmat takviyesini aldıktan sonra yoluna devam eden Yavuz, Bâyezid (Doğubeyazıt) Kalesinin itaat bildirmesi üzerine Zengimar Irmağı boyunca........
© Yeni Akit
