“Elleri Kurusun!”
“Elleri Kurusun!”
Abdullah Yıldız
Tebbet Suresi’ndeyiz. Birinci ayetteki ‘kurusun’ manasına gelen beddua sözcüğü (tebbet) sureye isim olmuştur. Sûre, “Mesed”, “Leheb”, “Ebû Leheb” isimleriyle de anılır. Fâtiha sûresinden sonra Mekke’de inmiştir. Resulullah (s.a.), “(Önce) en yakın akrabalarını uyar!” (Şuarâ 26/214) ilahi talimatını alınca Safâ tepesine çıkmış, Kureyş kabilesi mensuplarını yanına çağırarak onlara, “Ben size, ‘Şu dağın arkasından bazı atlılar çıkacak (ve saldıracak)’ diye haber versem bana inanır mısınız?” dedi. Onlar, “Biz senden şimdiye kadar doğrudan başka bir şey duymadık” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a), “Öyleyse ben sizi, önünüzde bulunan bir azap ile uyarıyorum!” dedi ve onlara İslâm’ı tebliğ etti. Ancak Resûlüllah’ın (s.a.) amcası Ebû Leheb bu olaya kızarak, “Kuruyup yok olasıca! Bizi bunun için mi çağırdın?” dedi. İki eline taşlar alıp Efendimize (s.a.) atmaya kalktı. Bunun üzerine bu sûre nazil oldu (bk. Buhârî, Tefsîr 111). İmdi, şairin “Ebu Leheb ölmedi yâ Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!” dediği hakikati anlama vaktidir!
Tebbet Suresi’nin meali şöyledir: “Rahmân Rahîm Allah adıyla. 1- Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Kurudu da. 2- Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. 3- O, alevli bir ateşte yanacak. 4- Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek); 5- Boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip (mesed)........© Yeni Akit
