Faşizm ve Emperyalist Krizin Küresel Boyutu
Faşizm ve Emperyalist Krizin Küresel Boyutu, ABD’den Latin Amerika’ya ve Ötesine
ABD’de Faşistleşme ve Kapitalist Krizin İç Dinamikleri
Amerikan kapitalizminin tarihsel kriz dönemleri, yalnızca ülke içindeki toplumsal ve siyasi çatışmaları derinleştirmekle kalmadı; aynı zamanda küresel düzeyde otoriter ve emperyalist eğilimlerin yükselmesine zemin hazırladı. Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi sürecinde açığa çıkan tablo, bu eğilimlerin devlet aygıtında sistematik biçimde kurumsallaştığının açık bir örneği olarak yaşanıyor.
ABD’de “süreç olarak faşizm”, sadece bir kişinin otoriter tutumundan ibaret değildir. Devlet bürokrasisinin tasfiyesi, sadakat odaklı kadroların iktidara yerleştirilmesi, göç ve güvenlik kurumlarının paramiliter bir işlev kazanması gibi uygulamalarla ete kemiğe bürünmüştür. Bu dönüşüm, kapitalizmin yapısal krizine verilen sınıfsal bir yanıttır. Lenin’in işaret ettiği gibi, burjuvazi kriz dönemlerinde devleti yeniden örgütleyerek işçi sınıfına karşı bir baskı aygıtına dönüştürür.
Bu durum sadece ABD’ye özgü değil, tüm emperyalist merkezlerin tarih boyunca izlediği bir yol olmuştur: İçeride baskı, dışarıda saldırganlık. Trump yönetiminin uygulamaları, içeride işçi sınıfının kazanımlarını hedef aldı; dışarıda ise hegemonik projelerin hızlandırılmasına hizmet etti. Venezuela’ya yönelik ekonomik ve askeri kuşatma, Panama’ya uygulanan politik baskılar, Brezilya ve Meksika’ya yöneltilen tehditler bu faşistleşmenin kıtalar arası izdüşümleridir. Mahir Çayan’ın dediği gibi, “Burjuva milliyetçiliği ve ulusalcı reformculuk, kriz koşullarında işçi sınıfına karşı burjuvazinin kalkanı olur.” ABD’nin Latin Amerika’daki operasyonları da bölgedeki otoriter eğilimleri ve burjuva milliyetçiliğini güçlendirerek Washington’un çıkarlarını pekiştirmiştir. Bolsonaro’nun darbe girişimleri, Milei’nin otoriter Arjantin yönetimi ve Noboa’nın güvenlik devleti uygulamaları bu emperyalist koridorun parçalarıdır.
ABD içindeki sınıf dinamikleri de bu tabloyu doğrulamaktadır. 2023–2024 döneminde otomotiv işçilerinin grevleri, Amazon ve Starbucks işçilerinin sendikalaşma girişimleri, UPS ve lojistik sektöründeki kitlesel direnişler kapitalizmin krizine karşı büyüyen bir karşı koyuşun işaretleridir. Devletin otoriterleşmesi, işte bu toplumsal mücadelelerin önünü kesmek ve sermaye düzenini güvence altına almak için işletilmektedir.
Latin Amerika’da Emperyalist Müdahaleler ve Otoriter Yükseliş
Kapitalist sistemin yapısal........
© Yarın Haber
