Emperyalizm, milliyetçilik ve sosyalizm
Yıldırım Koç yazdı…
Emperyalizm, milliyetçilik ve sosyalizm arasında ilginç bir ilişki vardır.
Kapitalizmin emperyalizm öncesi döneminde gelişmiş kapitalist ülkelerin işçi sınıfları bir cehennem hayatı yaşıyordu; zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yoktu; milliyetçi değildi; yaşadıkları ülkeyi vatan kabul etmiyordu; sermayedarlarla iki ayrı millet gibiydi; başka ülkelerin işçileriyle ortak yanı daha fazlaydı; kapitalizmin mezar kazıcısıydı; sermayedarlara ve tamamıyla onların kontrolündeki devlete karşı radikal eylemler gerçekleştiriyordu.
Sömürgeciliğin 19. yüzyılın ortalarında yeniden canlanması ve yüzyılın sonlarına doğru emperyalizm aşamasına geçilmesiyle birlikte, kapitalizmin sonuçlarına karşı düşmanlık eden işçileri, kapitalizmin ve emperyalizmin destekçisi haline dönüştürebilmek için, sömürge ve yarı sömürgelerden aktarılan kaynakların bir bölümü işçi sınıflarına verildi ve çeşitli demokratik hak ve özgürlükler tanındı.
Böylece, emperyalizmin sağladığı olanaklarla, emperyalist ülkelerin işçi sınıflarının hayat standartları yükseltildi ve demokratik hak ve özgürlükler verildi. İşçilerin, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri (mal varlıkları, hakları) oldu. Sermayedar sınıfa ve onların devletine karşı verdikleri mücadelelerde büyük yenilgiler yaşayan işçiler, bu olanaklara kavuşunca, milliyetçi oldu; onlara bu olanakları sağlayan vatanları için savaşlara katıldı. Kapitalizmin potansiyel mezar kazıcıları, emperyalizmin ve kapitalizmin destekçilerine, payandalarına, askerlerine dönüştürüldü. Gelişmiş kapitalist ülkelerde ilk başta sermayedar sınıfın bir ideolojisi olarak ortaya çıkan ve geliştirilen milliyetçilik, emperyalist sömürü sayesinde, işçi sınıflarının da ideolojisi haline getirildi. İşçi sınıfları aldatıldıkları için değil, emperyalist sömürüden önemli haklar elde ettikleri için, milliyetçileşti, şovenleşti ve hatta ırkçılaştı.
Sömürüye dayandığı için, emperyalist ülkelerin milliyetçiliği, tarihsel olarak gericidir.
Azgelişmiş ülkelerin milliyetçiliği ise, baskı ve sömürüye karşı çıktığı için devrimci bir milliyetçiliktir. Bu ülkelerde burjuvazi büyük çoğunlukla........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d