menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarikatla gelen sığlık: Gerçeğe yabancılaşma

18 3
12.05.2025

Şahin Filiz yazdı…

Türkiye Cumhuriyeti, ikinci kez, terör örgütü PKK açılımı ile içeriden ve dışarıdan sıkıştırılıyor; Cumhuriyet’in sağladığı eşit olanaklarını sözüm ona “Kürtler” adına kullanarak nihai noktada Türk milletini bölmek ve ülkemizi parçalamak için harekete geçmiş bir avuç azgının meydanlarda terör estirdiği günlerden geçiyoruz. Etnik bölücülük, emperyalistlerin desteğiyle yurt içinde ve yurt dışında gemi azıya almış durumdadır. Türk milleti olarak biliyoruz ki Kürtlerin temsilcisi, elinde şehit kanları olan bu siyasi görünümlü bölücü aparatlar değil, Türk milletinin bizzat kendisidir. Kürtlerin Türk milleti dışında temsil edilmesi düşünülemez.

Bütün bunlar olurken, ülkemizin sosyal psikolojik yapısını cehalet ve sığlıklarıyla tehdit eden ikinci bir yapı, tarikatlardır. FETÖ benzeri taktikleri sürdüren bu yasa dışı yapılar, etnik bölücülerin açılım adı altında estirdikleri psikolojik terör karşısında sessizliğe bürünmüş durumdadır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü terörizm, cehaletin öz kardeşidir. Etnik bölücülükle cehalet yuvası tarikatçılık, içten içe birbirini beslemektedir. Bu yazımda tarikatlar Türk milletini nasıl cahilleştirme ve sığlaştırma yarışındalar, sorusunun yanıtını irdeleyeceğim.

Ahlaki erdemlerle insan ruhunu arıtmayı öngören İslam dininde, Hz. Muhammed’in vefatı öncesinden başlayan politik çekişmeler, daha sonra mezheplerin doğuşuna yol açmıştır. Bu saptamayı bir adım daha ileri götürüp İslam’ın zaten başlangıçta teokratik-politik bir karaktere sahip olduğunu söyleyenler vardır.

Randall Collins’e bakılırsa İslam teokrasi ile başlar. Burada teolojik hizipler, ilk başta daima politik hiziplerdir. Teolojik ortodoksluğu (Sünniliği) iddia etmek, “İslami Devlet”in politik hükümranlığını iddia etmekle aynıdır. 634 ve 654 yılları arasında Suriye, Mısır, Irak ve İran’ın alınmasıyla İslam savaşçıları, kazananlar ve kaybedenler çizgisinde birbirinden ayrılmıştır. Politik statükoyu ve zafer kazanan tarafı destekleyen, sonunda “Sünniler” adıyla tanınan çoğunluk ile konum kaybeden ve aile soyuna bağlılığı koruyarak uzlaşmaz bir tutum sergileyen Şiiler ortaya çıkmıştır. Her iki tarafta da başka hizipleşmeler olmuştur.

Zafer kazanan........

© Veryansın TV