menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Lağım patladı

11 49
28.10.2025

Muharrem Karanfilci yazdı…

Futbol, bir zamanlar halkın oyunu, emekçinin neşesiydi. Milyonların tutkusu; heyecanın, rekabetin ve adaletin sahada buluştuğu bir oyundu. Ancak bu oyunun görünmeyen yüzünde, son yıllarda giderek artan sinsi bir gölge dolaşıyor: bahis… Şimdi ise ekran başında oynanan dev bir kumara dönüştü.

Bahis endüstrisi, dünya çapında milyarlarca dolarlık bir ekonomi hâline geldi. Türkiye’de bahis ekonomisinin büyüklüğü, yasal bahis şirketlerinde 12 milyar dolar civarındayken, bu rakam yasa dışı bahis sitelerinde 50 milyar doları aşmaktadır. Ne var ki bu ekonomik büyüklük övgüye değer bir durum değildir. Ülke olarak kötü sicilimiz bu alanda da kendini göstermektedir. Türkiye, dünyada en çok bahis oynayan ülkeler sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’de 15-16 milyon kişinin bahis oynadığı bilinmektedir.

Elbette konuya sosyolojik açıdan bakıldığında, gençlerimize onurlu bir gelecek hayal ettirememek de bu tablonun temelinde yatmaktadır. Bu durum, gençlerimizi kolay para kazanma yollarına yöneltmekte; onları yavaş yavaş bir çukura sürüklemektedir.

Pasta büyük olunca pay almak isteyen de çok olur. Hemen hemen her kesimden insan, bu iştah kabartıcı alana yönelmiştir. Böyle olunca “Futbol sadece futbol değildir.” sözünü daha sık duyar olduk. Çünkü futbol, kirli ilişkilerin odak noktası hâline gelmiştir. Bu ilişkilerden en çok payını alan ve futbolun vicdanını en fazla sınayan da hakemlerin bahisle olan ilişkisidir.

Bir futbol maçında hakem, adaletin vücut bulmuş hâlidir. Oyunun ritmini, tansiyonunu ve hatta sonucunu belirleyebilecek güce sahiptir. Bu nedenle hakemin dürüstlüğü, oyunun namusudur. Ancak eğer bir hakem bahis piyasasıyla herhangi bir şekilde temas hâlindeyse — ister doğrudan ister dolaylı olarak — oyunun tüm güvenilirliği sarsılır. Çünkü........

© Veryansın TV