menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Jeopolitik Rüzgârların Sınıflara Yansıması

14 0
12.07.2025

Eğitim dili tercihleri, yalnızca pedagojik bir mesele değil; kimlik inşası, kültürel aidiyet ve jeopolitik yönelimlerin toplumsal yansımasıdır.

Giriş

Bu yazı, Azerbaycan’da son yıllarda hız kazanan jeopolitik gelişmelerin eğitim dili politikalarına ve toplumsal yönelimlere etkisini eğitim sosyolojisi perspektifiyle ele almaktadır. Rusya ve Fransa ile yaşanan diplomatik gerilimlerin, yalnızca dış politika sahnesiyle sınırlı kalmayıp, eğitim kurumlarının dil tercihleri, müfredat yapıları ve toplumsal algı düzeyine kadar yansıdığı gözlemlenmektedir. Özellikle İkinci Karabağ Savaşı sonrası dönemde ortaya çıkan yeni güvenlik ve kimlik tartışmaları, Azerbaycan’da Rusça ve Fransızca gibi geleneksel güç odaklı dillerin gerilemesine; buna karşılık İngilizce ve Türkiye Türkçesi’nin stratejik yükselişine neden olmuştur. Eğitim dili, bu bağlamda yalnızca bir iletişim aracı değil; kültürel egemenlik, ulusal duruş ve uluslararası konumlanma aracına dönüşmektedir. Yazıda, bu dönüşümün sosyolojik temelleri, kurumsal etkileri ve geleceğe yönelik stratejik yansımaları detaylı biçimde analiz edilmiştir.

Dilin Taşıdığı Stratejik Yük

Azerbaycan, Kafkasya’nın kavşak noktasıdır; bu coğrafî konum hem zengin bir tarihsel miras hem de yoğun jeopolitik baskı demektir. Böylesi bir ülkede eğitim dili, yalnızca öğrenme aracı değil, aynı zamanda kültürel egemenliğin, kimlik inşasının ve ulusal güvenliğin temel bileşenidir. Hangi dilde, hangi müfredatla ve hangi pedagojik çerçevede eğitim verileceği—özellikle geçiş kuşağındaki toplumlarda—geleceğin jeopolitik yönelişini doğrudan belirler.

Rusya ile Gerilimin Eğitime Karanlık Gölgesi

2020’deki İkinci Karabağ Savaşı sonrası Moskova-Bakü ilişkileri hızla gerildi. Rus barış gücünün bölgeye “yerleşmesi”, Laçın Koridoru krizleri ve 2024’te Kazakistan hava sahasında düşen Azerbaycan yolcu........

© tv100