menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılı Rotası:

18 0
21.08.2025

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan 2025/63 sayılı Genelge, 2025-2026 eğitim öğretim yılının planlanmasına yönelik kapsamlı düzenlemeler içermektedir . Bu düzenlemeler yalnızca öğretim programlarıyla sınırlı kalmamakta; aile, çevre, dijitalleşme, etik, okul yönetimi, mesleki eğitim, güvenlik ve toplumsal değerler gibi geniş bir çerçeveyi kapsamaktadır. Eğitim sisteminin tüm paydaşlarını ilgilendiren bu kararların akademik düzlemde analizi, hem uygulamadaki etkilerin öngörülmesi hem de politika geliştirme süreçlerine katkı sağlamak açısından önemlidir. Kamuoyunda sadece “artık okullarda zil çalınmayacak”manşetinin dikkate alınması da bu genelgenin içerdiği önemli başlıkları ne yazıkki gölgeledi. Bu makalenin bir amacı da genelgede yer alan değişiklikleri anlatmak. aşağıda bu yenilikler madde halinde açıklanmıştır.

1.⁠ ⁠Aile Yılı, Değerler Eğitimi ve Kültürel Vurgular

Genelgenin ilk maddeleri, Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilen “Aile Yılı” temasını merkeze almaktadır (Md.1-3). Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin Erdem-Değer-Eylem çerçevesinde aile, huzurlu toplum ve kültürel bütünlük kavramlarına özel vurgu yapılmaktadır. “Ailemle Eğitim Yolculuğum” ve “Maarif Modeli Ebeveyn Okulu” gibi programların yaygınlaştırılmasıyla ebeveynlerin eğitim sürecine aktif katılımı hedeflenmektedir.

OECD verileri de aile katılımının öğrenci başarısında 0’a varan artış sağladığını göstermektedir. Dolayısıyla Aile Yılı teması, yalnızca kültürel bir vurgu değil, aynı zamanda pedagojik bir strateji olarak da değerlendirilebilir.

2.⁠ ⁠Çevre, Sürdürülebilirlik ve Yeşil Vatan Anlayışı

Genelgede çevre bilinci önemli bir yer tutmaktadır (Md.2, 39). “Orman Yangınlarına Karşı Yeşil Vatanı Korumak” temalı ilk ders uygulaması, çevresel farkındalığın erken yaşta kazandırılmasını amaçlamaktadır. Fidan dikimi, geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve “Mavi Yeşil Okul Etiketi” projeleri, öğrencilerin ekolojik vatandaşlık bilincini geliştirecek etkinliklerdir.

UNESCO’nun Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim (ESD) programıyla uyumlu bu adımlar, Türkiye’nin çevre krizlerine karşı eğitim yoluyla direnç geliştirmesini sağlamaktadır. Japonya ve Almanya’da çevre temelli eğitim müfredatlarıyla benzerlik gösteren bu uygulama, Türkiye’nin çevre eğitimi politikalarını güçlendirmektedir. Bu sürece olağanüstü haller pedagojisi bağlamları da eklenmelidir.

3.⁠ ⁠Dijital Eğitim, Platformlar ve Bağımlılıkla Mücadele

Genelge, dijitalleşmeye hem fırsat hem de risk ekseninde yaklaşmaktadır (Md.3, 26, 44). EBA, HEMBA, Velivizyon ve MEBİ gibi platformların yaygınlaştırılması, öğrencilere fırsat eşitliği sağlama amacını taşımaktadır. Ancak aynı zamanda, sınıf içi cep telefonu yasağı ve dijital bağımlılıkla mücadele önlemleri öne çıkmaktadır.

UNICEF raporları, dijital bağımlılığın çocuklarda uyku bozuklukları, dikkat eksikliği ve sosyal izolasyon gibi sonuçlara yol açtığını göstermektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin hem dijital araçları kullanırken fırsat eşitliğini gözetmesi hem de bağımlılıkla mücadeleyi eğitim politikalarının bir parçası haline getirmesi kritik önemdedir. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile illerde bu konuda verdiğim seminerler tüm yurda yayılabilir diğer akademisyen arkadaşlar işbirliği ile..

4.⁠ ⁠Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli: Program, Yönetim ve İzleme

Maarif Modeli, Genelge’nin bel kemiğini oluşturmaktadır (Md.6-15). 2025-2026’da ana sınıfı, 1-2, 5-6, hazırlık ve 9-10. sınıflarda uygulanacak olan bu model; öğretmen eğitimi, yönetici oryantasyonu, okul temelli planlama, odak grup toplantıları ve zilsiz okul uygulamalarıyla desteklenmektedir.

Bu modelin uygulanmasında “katılımcı yönetim” anlayışına vurgu yapılmaktadır. İl/ilçe millî eğitim müdürlüklerinin üniversitelerle iş birliği yapması, öğretmenlerin süreçte aktif rol alması ve yerel düzeyde uygulamaların çeşitlendirilmesi, modelin başarısını artıracaktır. Ancak uluslararası örnekler (ör. Almanya’nın Gemeinschaftsschule modeli) incelendiğinde, kademeli geçiş süreçlerinde direnç sorunlarının yaşanabileceği de görülmektedir.

5.⁠ ⁠Öğrenci Gelişimi, Sosyal Sorumluluk ve Okuma Kültürü

Genelgede öğrenci gelişimi çok yönlü ele alınmaktadır (Md.8-9, 29-31, 36-38, 41). Okuma kültürünün geliştirilmesi, okul kütüphanelerinin aktif kullanımı, gönüllülük programları, seçmeli derslerin öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre düzenlenmesi gibi kararlar, öğrenci merkezli bir pedagojiyi işaret etmektedir.

Özellikle “Okumaya Başlıyorum – Artık Okuyorum” serisi ve öğretmenlerin yazdığı hikâye kitaplarının ücretsiz dağıtımı, öğrencilerin kitapla bağını güçlendirecek yenilikçi uygulamalardır. Bu yaklaşım, PISA verilerinde yüksek performans gösteren ülkelerdeki (Finlandiya, Güney Kore) “okuma odaklı........

© tv100