menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Castro Nuri de İmamoğlu ile aynı yöntemi kullanmış

374 40
28.04.2025

Ekrem İmamoğlu’nu tanıyorsunuz da “Castro Nuri kim?” diyeceksiniz.

O vakit 1960 yılının darbe öncesi gergin aylarına, 45 yıl öncesinin bugününe dönelim.

İstanbul Üniversitesi’nin önünde 28 Nisan 1960 günü öğrenciler, Rektör Sıddık Sami Onar’ın da teşvikiyle toplanmış, “Hürriyet” pankartlarıyla eylemlere başlamak üzere kürsüde konuşan Castro Nuri lakaplı Nuri Yazıcı’yı dinliyorlar. Nuri, ajitasyon dolu, kışkırtıcı bir konuşmayla öğrencileri sokaklara çağırıyor ve o gün, 27 Mayıs darbesine giden olaylar zinciri başlıyor.

1960’da CHP’nin etkili olduğu üniversitelerin hepsinde aynı hareketlilik vardı ama İstanbul Üniversitesi merkez üssü gibiydi. Orduyu vazifeye çağıran pankartlar taşınıyor ve marşlar söyleniyordu. O yıllarda Küba Devrimi’nin idol ismi Fidel Castro’nun namı Che’den çok önce buralara ulaşmıştı. Yani bir komünist, kemalist öğrenciler arasında efsane haline gelmişti. İşte, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin en serseri ve tembel öğrencilerinden Nuri Yazıcı da bu eylemlerin öncüsü, tetikleyicisi ve ajitatörü olarak nam salmış ve adı CASTRO NURİ’ye çıkmıştı. Öyle ki1961 darbe anayasasını hazırlayanlardan Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı, onun için darbenin ardından “27 Mayıs darbesi Nuri Yazıcı kadar kutsal” diyecek kadar dengesini kaybetmişti.

Peki, Castro Nuri’ye ne oldu?

Yani o yıllardaki DİPLOMA REZALETİ neydi ve nasıl yaşandı?

Ne ilginçtir ki yer yine İstanbul Üniversitesi’ydi.

TIPKI BUGÜNKÜ GİBİ BİR ŞİKÂYET LAĞIMI PATLATTI

Darbeden bir buçuk yıl sonra İstanbul Üniversitesi’nde bir skandal patlak verdi.

Ve nasıl bugün Memleket Partili genç Ozan Özcan Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının şaibeli olduğu yolunda CİMER’e bir şikâyette bulunduysa ve bunun üzerine başlatılan savcılık soruşturması neticesinde İstanbul Üniversitesi’nde kurulan Araştırma İnceleme Komisyonu’nun raporuyla Üniversite Yönetimi Ekrem İmamoğlu dâhil 28 kişinin diplomalarını iptal ettiyse, o zaman da aynı şey oldu.

Yüzlerce kişi, o zamanlar KALEM denilen öğrenci işlerindeki görevli memurlarla kirli bir iş birliği yaparak kendilerini geçemedikleri derslerden geçti göstermişler, böylece hile ve evrakta sahtecilikle Hukuk Fakültesi’nden mezun olup diploma almışlardı. Bu sahtekârlık öylesine başını alıp gitmişti ki hep idare hem de dönemin Cunta iktidarı ne yapacağını şaşırmıştı. Olayın üzerini kapatsalar bir türlü kapatmasalar bir türlü.

Kadir Mısıroğlu’nun anılarının yayınlandığı Salabet adlı blogdan (*) öğrendiğimize göre işlem şöyle yapılıyordu:

HER DERSİN BİR RAYİCİ VARDI; ÜNİVERSİTE KÜTÜĞÜNE “GEÇTİ” YAZMANIN BEDELİ

O zamanlar sınavları yapan hocalar her öğrenci için “GEÇTİ” ya da “GEÇMEDİ” diye bir fiş imzalayıp fakülte kalemine gönderirdi. Kalemdeki memurlar fişi tahrif etmeksizin muhafaza eder fakat üniversite kütüğüne “sehven” yani “kasıtlı olmayan hata ile” yapılmış gibi, geçemeyen öğrencinin sınava girdiği dersin hizasına eğer anlaşma........

© tv100