menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

NİETZSCHE İLE SABAH DERSLERİ– 5

6 1
01.12.2025


Bu sabah sınıfa girerken içimde tuhaf bir his vardı. Kapının altından Shakespeare diliyle yazılmış bir not bile sarkıyordu:

“Bu derste kaderimle hesaplaşacağım. Çay varsa iki şekerli. —H.”

Dedim ki: “Tamam… Hamlet yine geliyor.”
Ama sınıfa bir girdim…
Sınıf bildiğin beyin göçü öncesi filozof kaçak göçmen kampı gibi.

Nietzsche bir köşede sinirle tebeşirini törpülüyordu, Sartre pencereden dışarı bakıp “Bu camı kim varlığa fırlattı ya?” diye soruyordu. Üstüne üstlük…
Yeni misafirler gelmişti.

Foucault, sınıfın ışık düğmesinin etrafına kırmızı bir ip çekmiş, “İktidar her yerde” diye mırıldanıyordu.

Kierkegaard masanın üzerine çıkmış, “Kaygı iyidir! Kaygı candır! Hep birlikte kaygılanalım!” diye tezahürat başlatıyordu. Sanki asgari ücret açıklanmış gibi davranıyordu.

Camus, sobanın yanında durmuş “Soba yanmıyor ama yine de ısınıyormuş gibi davranacağım; absürdün ruhuna uygun,” diyordu. O da sanki elektrik faturası gelince hepimizin yaptığı şeyi anlatıyordu.

Spinoza ise, nedense herkesin anlam veremediği bir şekilde, sıranın üzerine bir tane zeytin koymuştu. Sebep? Kimse bilmiyordu. “Belki de alım gücü artık bu kadar.” demek istiyordu.

Nietzsche’ye yanaştım:
“Hocam bunlar neden böyle toplu halde bir arada?”
“Toplu sözleşme yapıyorlar.”
“Neyin sözleşmesi?”
“Gerçeklikle barışmama sözleşmesi.”
Durdum, şaşkınlıkla onlara bakıyordum,
Hocamın kulağına fısıldadım:
“Bunlar… işsiz mi?”
Nietzsche derin bir nefes aldı:
“Evladım, onlar işsiz değil… Onlar gönüllü maaşsız düşünür. Aradaki fark çok büyük.”
Kendi kendime:
“Bu bir felsefi kariyer tercihi herhalde” dedim.
Nietzche
“Evlat… Neden böyle bir soru sordun?”
“Çünkü Hocam, insan düşünüyorsa muhtemelen boş zamanı vardır. Dolu insanın kafa yormaya vakti olmaz.
Bir insan oturup ‘Varlık nedir?’ diye soruyorsa kesin maaşı yatmamış demektir.”Nietzsche kaygı ile sınıfa baktı:
“Sanırım haklı olabilirsin… Hepsi sanki bir boşluk içindeler.”
“Aynen hocam. Şu topluluğa bakınca tek sigortalı şey Spinoza’nın zeytini gibi duruyor. O bile sanki zeytini sınıfa ‘misafir öğrenci’ olarak getirmiş.”

Nietzsche iç çekip alnını ovuşturdu:
“Bunca filozofu çağırdım ama hiçbiri bu kadar düşündüren bir cümle kurmadı.”
“Hocam, işsiz düşünür çok tehlikeli olur. Birikir birikir… Sonra........

© Turktime