HÜRRİYETLER DİYARI AMERİKA’DA SİYONİZMİ ELEŞTİRMEK SUÇTUR
Amerika Hakkında İmrenilecek Algılar
Önce Amerika ile alakalı umumi algıya; sonra bu algının uluslararası düzeyde eğitime yönelik yansımalarına, son olarak da ifade hürriyeti konusunda yaşanan ve yaygın olarak var olan algıları yıkan iki vakaya temas edelim.
Amerika’nın da imzaladığı Birleşmiş Milletler (BM) Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 19. ve 21. Maddelerine göre, “vatandaş olsun ya da olmasın, herkesin, ifade ve barışçıl toplanma hak ve hürriyeti” mevcuttur.
UNESCO 1997 yılında yayınlanan Yükseköğretim Öğretim Elemanlarının Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararına göre, “akademik personelin ve talebelerin siyasi baskılardan uzak bir şekilde, hür bir öğrenim ortamında bulunma hakkı mevcuttur”.
2023 yılında yayınlanan BM Eğitim Hakkı Özel Raportörü Raporuna göre, uluslararası talebeler, ev sahibi ülkelerde tüm akademik ve ifade hürriyetinden eşit şekilde faydalanır; bu talebeler “siyasi görüşleri sebebiyle cezalandırılamaz”.
Bu vesileyl; talebelerin fikir beyan etmeleri, şiddet içermeyen barışçıl gösteri yürüyüşlerine katılmaları sebebiyle gözaltına alınmaları, vizelerinin iptal edilmesi tehdidiyle sindirilmeleri ya da üniversitelerden dolaylı yollardan ayrılmaya zorlanmaları, hem milli (Amerikan iç) hukuk hem de uluslararası normlar açısından açık bir “hak ihlali”dir.
Dünya genelinde yaygın olan kanaate göre, Amerika, ifade hürriyetinin en fazla olduğu hürriyetler ülkesidir. Bu yönde güçlü algılar var. Bu ülkede yaşamak, eğitimini bu ülkede yapmak çoğu kişilerin hayallerini süslemekte, dünyanın dört bir yanında bu ülkeye gitmek için insanlar yoğun çabalar sarf etmektedirler.
Nitekim UNESCO ve OECD raporlarına bakıldığında, dünyada takriben 7 milyon civarında uluslararası öğrenci hareketliliği söz konusu. Bunların büyük bir kısmı ABD, İngiltere, Almanya, Kanada ve Avustralya gibi ülkeleri tercih ediyorlar. Sadece ABD, 2023-2024 döneminde uluslararası öğrencilerden 40 milyar dolar gelir elde etmiş.
Fakat son aylarda Gazze’de yaşananlar, ABD’deki bu cazip eğitim destinasyonunun hürriyetler ve insan hakları açısından sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.
İfade ve Eğitim Öğretim Hak ve Hürriyetini Tahrip Eden İki Vaka
ABD’de siyonizmi kutsallaştırarak, her türlü eleştiri yollarını kapatan iki vaka yaşandı.
Birincisi, Haber başlığı şu şekilde:
“Harvard Dismisses Leaders of Center for Middle Eastern Studies”.
Başlığın Türkçesi şu şekildedir:
“Harvard, Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Liderlerini Görevden Aldı”.
Haberin tarihi: 28 Mart 2025.
Orta Doğu Çalışmaları Merkezi (Center for Middle Eastern Studies/CMES) yöneticisi, düşünce dünyasının seçkin entelektüellerinden Orta Doğu ve Güneydoğu Avrupa'nın geç ortaçağ/erken modern dönemdeki sosyal ve kültürel tarihiyle ilgilen Prof. Dr. Cemal Kafadar ve yardımcısı modern Orta Doğu tarihçisi Assistant Professor Rosie Bsheer Harvard Üniversitesi yönetimi tarafından “anti-semitizm” suçlamasıyla görevlerinden alındılar.
Görevden alınma gerekçesi şu şekildedir:
“Merkezin (CMES) bazı programlarının antisemitik olması, İsrail bakış açılarını temsil etmemesi, bu özellikler sebebiyle CMES’in kamuoyu eleştirileriyle defalarca karşılaşması”.
Peki, Dünyanın en prestijli, en hürriyetçi, en bilimsel olduğu söylenen Harvard Üniversitesi yönetimi bu kararı neden aldı:
Amerika’da özel üniversiteler belirli kriterlere göre kamudan ciddi ölçülerde finansal destek alırlar. Çoğu özel üniversite açısından bu kaynaklara erişmek çok önemlidir. Sadece talebelerden gelen öğretim ücretleri ile varlıklarını sürdüren üniversite pek yoktur.
Trump yönetimi üniversitelere yönelik, siyonizmi koruyucu denetimleri sıkılaştırıyor. Bu denetimlerden korkan -sözüm ona- Dünyanın en prestijli, hürriyetçi ve bilimsel olduğu söylenen Harvard........
© Turktime
