menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gezi’nin hesabı kapanmadan…

34 1
06.02.2025

Sosyal medyada üretilen yalanların etkisi ile ilk yüzleşmemizdi Gezi provokasyonu… Sözde amiral gemisi bir gazetenin internet sitesi de âdeta bu operasyonun merkezi gibiydi. Yağmur gibi yalan pompalanıyordu mobil cihaz ekranlarına… Güya paletlerin altında ezilmiş insan fotoğrafları, Çevik Kuvvet TOMA’larından kimyasal gaz sıkıldığı yalanları, apaçık darbe kışkırtmaları… Hiç çekinmeden, “Ya bir gün hesabı sorulursa…” korkusu yaşamadan, sözde gazetecilik kisvesi altında yaptılar bunları. Hem de günlerce, haftalarca manşetlerinden indirmeden. Gerçek gazeteciler olarak, bizler bir yalanı ortaya çıkarıp gerçeği anlatana dek onlar yeni yüzlerce yalanı sürdüler kirli ekranlarından. Bu kadarla da kalmadılar… O kadar fütursuz ve o kadar zıvanadan çıkmışlardı ki… Vatandaşların evlerini-iş yerlerini yağmalayan, kamuya ait otobüsleri, polis araçlarını yakan Vandallara, sol örgüt militanı teröristlere açıkça ‘kahraman’ güzellemeleri yaptılar… Öyle bir korku ve baskı iklimi oluşturdular ki, iktidara yakın gazeteler, televizyon kanalları bile günlerce bunlara karşı ne diyeceğini bilemedi. Bu Vandal darbeciler, olabildiğince uzak durmaya çalışan gazetecileri ve yayıncı kuruluşları da hedef gösterip, linç ettirdi. Başı çeken de elbette yine sözde gazeteci, sokak darbesinin aparatı operasyon çocuklarıydı. 28 Şubat’ta yarım kalan hesaplarını, güya Gezi’de tamamlayacaklardı. Bunu da gizlemiyor, açık açık “28 Şubat bin yıl sürecek demiyor muyduk?” diye atarlanıyorlardı. *** Sadece “Zulüm 1453’te başladı” yazan değil, aynı zamanda bunu günlerce ekranlarda, makalelerde, videolarında savunan karanlık tipler vardı Gezi’de… Gayrimüslimlerden öte bir de Sünni Türk düşmanı azgın azınlık kitleydi başı........

© Türkiye