menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yazmak ve yaşamak

17 0
23.07.2025

Yazmak bir hayatın ortasında önüne sunulan hikâyeyi tüm şeffaflığıyla yargısız alıp kucaklamak gibi… Zamanın hızla akıp geri gelmeyişine ve insanların ağrısına en iyi gelen eylem bence yazmak! Yazmanın büyülü bir gücü var, çağın ve insanların tüm sahteliğine ve acizliğine inat! Yazmak mı yoksa yazdırılmak mı? Kulların sadece birer vesile olduğunu bildiğimiz şu fani dünyada, akıllarda bir de bu soru var. Sahi yazmak mı desek daha doğru olur yazdırılmak mı? Cevabı zannımca yazdırılmak diye düşünüyorum. Zira birbiri ardına dizilen ilhamın arkasına saklanmış bunca efsunlu satırın bir insan tarafından aklı aşan duygularla meydana getirilmesi zor… “Yazana değil, yazdırana bakmak lazım!” Bazen kelimeler yazdıklarımızı anlatmakta yetersiz kalıyor. Derin bir sessizlik kaplıyor dört bir tarafı. Ruhun yaraları kalbin karalarına, kalbin karaları satır aralarına karışıyor. Satır araları sandığımız o mısralar ansızın satır yaralarına dönüşüveriyor. Satır yaraları önce mısraları sonra gönlümüzü kanatıyor. Aklanmayı dilerken Yaratan’dan akıllara bir yaşamak rüyası düşüyor. Düşüyor düşmesine de gönlümüzce yaşamak büsbütün bir hayal bu yüzden yazmanın büyülü dünyası yaralarımızı sarıp........

© Türkiye