Pervane
Ömrümün baharında sandığım yıllarda, kalbimin güzünde açtım gözümü… Nasıl anlatılır, nasıl söylenir nefessiz kalışlarım bilmiyorum. Bilmiyorum hangi kelimeye sığar acılarım… Kaç nefes eksildi ömrümden hiç saymadım. Kaç nefesim kaldı inanın hiç bilmedim, bilmeden yaşadım hatta çoğu zaman, yaşar gibi yaptım. Kaç defa öldüm ölmeden önce saymadım, ben henüz gömülmeden kaç defa kara toprağı boyladım, ah fâni dünya; aldandım! Kalbim bu denli derin acıların esiriyken… Sahi söylesene ey maşuk, kaç defa aynalara hoyratça güldüm ben? Kaç defa derin okyanusların ortasında görmüşlerken beni, yandım, yandıkça kavruldum da o mavi, o en derin sular bile dindiremedi ateşimi! Ben anlaşılamayanların meçhulü, sen tüm seslerin failisin şimdi! Var mıdır kalbimin kuyudaki çırpınışını işiten acep? Annemin girme dediği o kuyuya, ben dinlemeyip giderken fırlıyor ansızın annem kâbusundan! Bir kâbus ya hayatımızı esir aldıysa ya o kuyu rüya değil de aslında bu dünyaysa! Ya kurtuluş sandığımız yerde çırpınmak bizi daha da bataklığa sürüklüyorsa? Zamanı geri alabilme şansım olsaydı demeyeceğim olacak olan olur, yaşanması gereken yaşanır ama kalbimi gözümden hiç ayırmamalıydım diyeceğim sadece. Camdan sandıklara kaldırmamalıydım, belki de bu........
© Türkiye
