Hikâyenin başrolü benim
Dün yazmıştım seni ah yazı... Ah kalbimdeki Anka kuşu... Sabrı, yenilmemeyi, mücadele etmenin gücünü ve tüm emeklerin neticesinde yeniden dirilmeyi bana sen öğretmedin mi? Anlıyorum artık kuşların dilini lütfen daha güvenilir bir sığınak var mı yazmanın dışında bu sorunun cevabını da söyle bana! Bilirim ki, sen konuşursan bir yaşamak rüyası hakikate dönüşür, kalbimin kuşu alır beni en güzel saraylara götürür. Ve sabrım kelimelere, kelimelerim kâğıda düşer kalbimden, şiirler şelale olur akar gözlerimden... Yazarken yaşarım, yaşarken yazarım içime yer eden hayatın her karesini, sonra durur derin bir iç çeker ve hatırlarım. Hatırlamak da bir parçasıdır çünkü hayatın… Taze tutmak anıları, beni hayata bağlar. Her birinden apayrı ders çıkarmak, hataların beni kendime getirir. Düşer gibi olmak, düşerken yere daha sağlam basmak tabiri caizse akıllanmak! Tüm sahteliklerin, tüm acıların, tüm sancıların, tüm bu hayat kalabalığının ortasında… Düşmek ama eğilmemek yani eyvallah etmemek tek bir kula! Sığınmak Yaratan’a. Her defasında daha büyük bir aşkla! Yazmak en güzel sığınak, yazmak ne büyük aşk, yazdırılmaya seçilmek ne yüce bir nimet, yaşamaksa ne bitmez sanrı ne büyük hayal şu gönlümüzce........
© Türkiye
