Hekim ve cahil oğlu
Vaktiyle çok meşhur bir tabip yaşarmış. Halk arasında kendisine “zamanın Hipokrat’ı” denilirmiş. Öyle ki, dönemin Beyi dahi rahatsızlandığında ona başvururmuş... Günlerden bir gün, hekimin evine birtakım kıymetli eşyalar gelmiş. Hekimin oğlu sevinçle ve şaşkınlıkla sormuş: -Baba, nedir bu hediyelerin hikmeti? Hekim tebessüm ederek cevap vermiş: -Oğlum, senden gizleyecek değilim ya… Geçenlerde Bey biraz keyifsizdi. Beni çağırdılar. Baktım girişte bolca badem kabukları gördüm. Ardından beyin idrarına baktım, nabzını tuttum ve dedim ki: “Siz badem yemişsiniz. Bademin hazmı zordur, sizi rahatsız etmiş.” Tahminim tutunca bey de teşekkür kabilinden bunları gönderdi. Oğlu heyecanla: -Babacığım, ne olur müsaade et de bir dahaki sefere ben gideyim Beye. Nasıl olsa senden öğrendiklerim var. Hem sen de her çağrıldığında gitmemiş olursun; kıymetin artar, der. Nitekim bir süre sonra Bey tekrar rahatsızlanınca bu kez hekim yerine oğlu gitmiş. Genç adam, babasından öğrendiği gibi hastanın nabzını tutmuş, idrarına bakmış ve demiş ki: -Beyim siz eşek eti yemişsiniz. O size dokunmuş. Eşek eti ağırdır, zarar verir. Adam öfkeyle kükremiş: -Bre densiz! Ben eşek eti yer miyim? Bu ne saçma bir........
© Türkiye
