Bilmek ve kelime kadar düşünmek
Kelime bilmek sıradan bir şey gibi gelir hepimize. Bildikçe bilmediğimizi anlarız. Bu nasıl olur. Bilgiyi bir sandal kabul ederseniz, ilmi de deniz kabul ederseniz. Sandalın denizle olan teması kendisi kadardır. Yani denize az temas ettiği için deniz ona göre azdır. Geniş değildir. Sandalı biraz büyütüp gemi yaparsanız geminin denizle teması daha fazla olduğu için geminin denizle temasının ne kadar büyüdüğünü düşünürsünüz. Denize bir transatlantiği, bir şilebi temas ettirdiğinizde denizle temasının ne kadar çok daha büyük olduğunu görürsünüz. O hâlde siz bilginizi ne kadar genişletirseniz bilgiyle o kadar çok temas edeceksiniz ve “meğer ne kadar çok şey bilmiyormuşum” diyeceksiniz. Bildikçe bilmediğini anlamak böyle bir şey... Bilmeyen kimse cahil denilen kimse ne der? “Ben her şeyi bilirim” Onun için de her konuda fikri vardır. Niye çünkü bilgiye teması çok az olduğu için bilginin enginliğinden haberi yoktur... Bunun diğer açıdan izahı da insanın bildiği kelime sayısının insana karşısındakine göre üstünlük sağlayacağıdır. Bir kişi üç kıvrımlı beyin dedikleri gibi 200 kelimeyle hayatı yaşıyorsa elli bin kelimeyle düşünen kimse her zaman ona galip gelir... Bunun da yolu okumaktır... Ne enteresandır ki bize elimizdeki minik........
© Türkiye
