Akıbet, zıddına mahkûm oyuncu
Merhum Necip Fazıl'ın da dediği gibi: Gözünü açıyorsun, "doğdu" diyorlar Gözünü kapatıyorsun, "öldü" diyorlar Bu göz kırpışa, ömür diyorlar... İnsanın, akıbeti de doğumundan-ölümüne kadar zıddına mahkûm değil midir? Akıbet, zıddına mahkûm oyuncu... Fâni kullarda, bu mahkûmiyetin başrolü... Muhakkak hepimizin, çocukken oynadığımız bir oyunu vardı bildiğimiz. "Aldım Verdim, Ben Seni Yendim." Nasıl oynanır bilir misiniz? İki oyuncu karşılıklı olarak 2-3 metre uzaklıkta dururlar. Birbirlerine doğru şu tekerlemeyi söyleyip, adımları atarak gelirler: “Aldım verdim, ben seni yendim.” Diğer oyuncu ise “alamazsın veremezsin, sen beni yenemezsin” der. Önce kim kime yaklaşır ve ayağına basarsa oyunu kazanır. İşte, şu garip insanoğlu da hep bu döngü içerisinde dönüp durur. Ya alır ya verir... Bu alışveriş daima zıddı ile gerçekleşir... Bir dağcı düşünün, bir dağın en üst tepesine göz koyabilmesi evvelâ en alt kademesinden başlar. Bilmiyorsa bir miktar bocalaması gerekir. Ta ki en üst kısma ulaşabilme kuvvetine malik olsun. Peki bir yapboz düşünün en büyük parçaları bir araya gelmesi ile oluşan ama tamamlanması her daim en küçük parçasına kalan. Bir gülümsemeyi dahi sevap kılan Allahü teâlânın, kıymetini bir kötülüğün günah kılınması........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d