Tarihin küskün çocuklarıydık
Çeyrek asırdır yaz ve bayram tatillerinde Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı Kefken beldesine gidiyorum. Burası, Ege ve Akdeniz’in güzelliklerine kafa tutan cazibesiyle, yaz aylarında arı kovanına dönüyor. (Hatta “Kovanağzı” diye bir sahili bile var.) Dosteli köyündeki iki kahveden biri, yani Şeref’in kahvesi, orta yaş ve üstü insanların, Çerkez kahvesi ise gençlerin toplanma yeri. Tabii yirmi beş yıl gide gele herkesi tanıyorsunuz. Şeref’in kahvesinde, mavi masanın etrafındaki birkaç kişi ile sohbet ederken, bizim Macit dayının öteki kahvede oturduğunu gördüm. - Hayırdır, Macit dayı neden gençlerin kahvesinde oturuyor, diye sordum Şeref’e... - Oo, duymadın mı olayı, diye karşı soru ile cevap verdi. Yepyeni bir öykünün kapısını tıklatmakta olduğumu hissettim: - Duymadım, ne oldu ki? - İsmet dayı varken o gelmez bu kahveye... Hatta aynı camiye bile gitmez! Neredeyse bir yıl oldu. - Ne oldu? Bu köyde, bu olayın ne kadar dikkat çekici olduğunu anlamak için şunu bilmek gerek: Dosteli köyünde Laz, Çerkez, Manav (yerli halk) ve Kürtler bir........
© Türkiye
