"Ne var, ne istiyorsun" der gibi dik dik yüzüme baktı!
"Selamün aleyküm beyefendi" dedim, gülümsedim. Suratı birden sertleşen adam, selâmımı duymazlıktan geldi, almadı bile! Bu karmaşada Türkiye'nin en gözde firmalarının birinin kapısından içeri girdim. Yorgundum, rahat, problemsiz bir yolculuk yapmak istiyordum. Tam karşıda sahibi veya müdürü olarak tahmin ettiğim beyaz gömlekli, bir eliyle önüne konmuş üzüm tanelerini tek tek ağzına atarken, diğer eliyle de ucu sarı filtreli, marka sigarasını fosur fosur çeken koca göbekli, pos bıyıklı, iri vücutlu, ateş bakışlı adama yöneldim. Gözlerini, kendine doğru telaşla gelen bana çevirmişti. Hiç tanımadığı ve biraz sonra karşısına dikilecek bu yolcunun soracaklarını merak ediyor gibi bir havası vardı. "Selamün aleyküm beyefendi" dedim, gülümsedim. Suratı birden sertleşen adam, selâmımı duymazlıktan geldi, almadı bile; "Ne var, ne istiyorsun" der gibi dik dik yüzüme baktı. Diyeceğimi; diyeyim mi demiyeyim mi diye biraz tereddüt etsem de fazla vaktim yoktu, hemen mevzuya girdim; "Beyefendi, İstanbul'a gideceğim" der demez sözümü kesti; "Ne demek emrin olur Abim! Hemen! Son model şu........
© Türkiye
