menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Eriyen gece miydi yoksa ben miydim?” diye söylendim...

18 11
31.07.2025

"Dışarıdan gelen bu serinlikle birlikte içim bir tuhaf olmuştu. Suları yatağını terk eden bir nehir gibi kupkuruydum..." Bir gün önce Mustafa Necati Sepetçioğlu’na verdiklerimiz gelmiş, geç saatlere kadar heyecanla ve oldukça da merakla okumuştum. Kelimenin tam mânâsıyla sukut-u hâyale uğramıştım. Yazılanları film yapmamız mümkün olmadığı gibi düzeltmemiz de imkânsızdı. Paraların gittiğine mi yansaydım, kime ne diyeceğimi bilememeye mi… işin içinden çıkamıyordum. Bir müddet başımı dışarı çıkardım öyle bekledim. Lacivert gece yavaş yavaş eriyor muydu ne? “Eriyen gece miydi yoksa ben miydim?” diye söylendim, aklıma gelenlerden gayr-i ihtiyari irkildim. Dışarıdan gelen bu serinlikle birlikte içim bir tuhaf olmuştu. Suları yatağını terk eden bir nehir gibi kupkuruydum. Kara toprak misali içim şerha şerha çatlamış. Canım dar mıydı, yoksa işleri vaktinde tamamlayamama korkusu mu hâkimdi bana? Hakikati tam tahmin edemiyordum. Göğsümdeki fay hatlarının yoğunluğundan canevim olduğu yere yığılıp kalmıştım. Metruk ve harabe bir........

© Türkiye