Üniversite yönetmek, iş yeri yönetmek gibi değildir!..
Hangi kıtada yaşarsanız yaşayın üniversite yönetmek ciddi iştir. Sadece akademik veya idari değil, aynı zamanda finansal bir iştir... Akademik hayata 1992 yılında adım atıp, çok farklı kurumlarda görev aldıktan sonra üniversite ile bağımı koparmama sebebimi şöyle izah edeyim: Firmaların bazıları maliyeti yönetimi ile ayakta kalır. Bazı firmalar ise pazarlama yönetimini iyi yapar. Kimi firma âdeta dokümantasyon merkezi gibi muhasebeye önem verir. İnsan kaynakları yönetimini de iyi yapanları umutmayalım tabii. Satın alma işini çok iyi başararak kâr edenler mutlaka vardır. Bir üniversitede bu fonksiyonların tamamı vardır ve saat gibi çalışmak zorundadır. Fakat bir üniversitenin gelişmesi için yapması gereken en önemli iş "yetenek yönetimidir". Yani doğru işe karar verip sonra "alın bunu doğru yapın" diye personele havale etmekten çok, doğru işi kimin yapacağını tespit ederek görevleri dağıtmaktır. Bir üniversitenin ana mottosu nedir diye sorarsanız, “Uygun fiyata kaliteli eğitim vermek” diyebiliriz. Her ülkenin Ivy Leage'inde bulunan üniversiteler "çok talep var" diye fiyatı yükseltmeyi benimserler ancak, bu halleriyle "deha" kategorisindeki yetenekleri ellerinden kaçırdıklarının farkında değildirler. Sürekli olarak "dışarıdan fonlama var mı" diye soran çok bilenlerin atladığı nokta da şudur: Üniversiteyi fonlayanın görüş ve yaklaşımları dışına çıkamama tehlikesi... Gazze meselesinde yaşadığımız gibi, "özgür düşünce" propagandası yapan Batı ülkelerinin üniversitelerinde akla hayale gelmeyecek zorbalıklar yaşandı. Demek ki, üniversitenin kendi kendine yeter hâlde olması birinci öncelik. Başkasına muhtaç olunca, başkasının dümen suyuna giriliyor. Kendine kendine yetmek için bir üniversitenin ne yapması lazım? Bu hedefe ulaşmak için birkaç ana yaklaşım var: İnsan kaynakları yönetimine çok önem verilecek. Bölümlerin standartları her zaman çağdaş seviyede tutulacak. Öğrencileri şehirden koparmak yerine içinde, iş dünyasına yakın, konforlu ortamlar sağlamak gerekir. Ayrıca “öğren ve öğret” prensibiyle gerçek bilgiye ulaşmayı ve bunu yaymayı amaçlamak önemli. Günümüzde "doğru" ile "gerçek" çoğu zaman birbirinden ayrılıyor. Eşitlik, adalet, özgür irade ve saygı gibi değerler temel ilkeler olmalı. Farklı kültürlerden gelen zenginliği........
© Türkiye
