menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"Küresel Eşitsizlik Raporu 2025" üzerine analitik bir değerlendirme...

17 0
21.11.2025

Joseph Stiglitz önderliğinde G20 tarafından yayımlanan “Küresel Eşitsizlik Raporu 2025”, küresel ekonomik düzenin en kritik kırılganlık noktalarından biri olan servet ve gelir eşitsizliğinin boyutlarını kapsamlı biçimde ortaya koymaktadır. Rapor, yalnızca ekonomik bir durum tespiti yapmakla kalmayıp, eşitsizliğin siyasal ve toplumsal istikrar üzerindeki etkilerini de inceleyerek, politika yapıcılara güçlü bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında çalışma, eşitsizliğin pasif bir sonuç değil, ulusal ve uluslararası düzeyde alınan kararların aktif bir ürünü olduğunu vurgulayarak, küresel ölçekte yeni bir paradigma ihtiyacını gündeme getirmektedir.

1. Küresel Servet Yoğunlaşması ve Adaletsiz Dağılım

Raporun en dikkat çekici bulgularından biri, 2000-2024 döneminde oluşturulan yeni servetin A’inin nüfusun en zengin %1’ine gitmiş olmasıdır. Buna karşılık, dünya nüfusunun alt P’sinin bu servetten yalnızca %1 oranında pay alması, servet yoğunlaşmasının tarihsel seviyelerin üzerine çıktığını açıkça göstermektedir. Bir diğer ifadeyle, ekonomik büyümenin çıktıları toplumsal refaha dönüşmemekte, aksine dar bir kesim içinde kilitlenmiş durumda bulunmaktadır.

Bu durumun ekonomik sonuçları kadar siyasal etkileri de önemlidir. Zira rapor, servet ve gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu ülkelerin, demokrasi açısından daha kırılgan olduklarını göstermektedir. Dünya nüfusunun ’ını temsil eden ülkelerin ’ünün Dünya Bankası ölçeğine göre yüksek eşitsizlik kategorisinde yer aldığı belirtilmektedir. Üstelik yüksek eşitsizliğe sahip ülkelerde demokratik gerileme riskinin 7 kat arttığı ifade edilmektedir. Bu bulgu, ekonomik eşitsizliğin sadece sosyal adaletsizlik değil, rejim güvenliği ve siyasi........

© Türkiye