Ahlaki çürümüşlük: Toplumun sessiz yarası
Sosyolojimiz alarm veriyor… Modern çağın hızı, teknolojinin cazibesi ve bireyselliğin yükselişi, bir ahlaki çürümüşlük dalgasını da beraberinde getirdi. Modernite, bireylerin ve toplumun ortak değer, erdem ve vicdan ekseninden uzaklaşmasına, bencillik, hazcılık ve sorumsuzluk bataklığına sürüklenmesine can suyu oldu. Türk kültüründe “ahlak” denince akla gelen dürüstlük, yardımseverlik, adalet ve merhamet gibi değerler, çok ciddi bir aşınmaya uğradı. İnsanlar, “Ne haber, nasılsın?” derken bile samimiyetten uzaklaşır oldu; hâl hatır sorulmaz, yolda düşen kaldırılmaz oldu. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir inancın mirasçılarıyız oysa. Ancak modern hayat, bu mirası tehdit ediyor. Şehirleşme, bireyleri kalabalıklar içinde yalnızlaştırırken, sosyal medya da sahte bir dünya inşa etti. Gençler, “beğeni” uğruna öz saygılarını feda ediyor; influencer’ların ışıltılı hayatları, alın teriyle kazanılan ekmeğin değerini gölgeliyor. Hızlı tüketim kültürü, sadece eşyaları değil, insani ilişkileri de “kullan-at” mantığına hapsetti. Aile, Türk toplumunun kalesiydi. Ancak bu kale de sarsılıyor. Saygı, sevgi ve sadakat gibi ailevi değerler, bireyselliğin rüzgârında yıpranıyor. Boşanma oranları çığ gibi artarken, evlilikler........
© Türkiye
