Facia bağıra bağıra gelmiş!..
Bolu Kartalkaya’da 76 can kaybettik… Milletçe yüreğimiz yandı! Facia çok büyük. Dua ve temennimiz şudur: Allahü teala beterinden muhafaza eylesin. Toplum olarak bize her türlü afet ve felaketlere karşı şuur versin. Daha önce yaşanmış olan facia ve felaketlerin ardından yapıldığı üzere, bütün televizyon kanalları; salı sabahından beri aralıksız olarak, Bolu Kartalkaya’daki yangına dair haber-yorum yapıyor, uzman görüşlerini aktarıyor… Birbiriyle aynı kelimelerden kurulan benzer cümleler, ha bire tekrarlanıp duruyor!.. Kış mevsiminde, 2.200 metre rakımda; dondurucu soğuk ortamında, çocuk, genç-yetişkin 76 insanımızın yanarak hayatını kaybetmesi elbette her yönüyle tahkik edilmesi gereken bir hadisedir. Ama bütün bu tartışmalardan ülke ve toplum olarak, gerekli dersleri acaba çıkarabilecek miyiz? Doğrusu bu noktada müspet kanaat sahibi olmak isterdim. Fakat heyhat!.. Bugüne kadar yaşanan benzer felaketler, şayet bize yeteri kadar ibret vermiş olsaydı, birtakım basit tedbirlerle bile bu felaketin boyutları küçültülebilirdi… Bir canın dahi kurtarılması, büyük bir teselli olarak kederdîde ailelerin yüreğine su serperdi. Ne yazık ki bu şans yakalanamadı. Mesela tam on dört tane ferdini kaybeden Gültekin ailesinin dramını düşünelim… Hangi yürek dayanır bu tarifsiz acıya? Ne olurdu, yüzlerce kişinin konakladığı devasa otelde, yangın alarmı çalışsaydı?.. Koskoca otelde gece nöbeti veya buna benzer bir uygulama olmaz mı? Belki de vardı diyecekler. Ama varlığı ile yokluğu fark etmemiş insanlar uykuda iken faciaya yakalanmış da uzun müddet kimsenin haberi olmamış… Yangın sensörleri ve kendiliğinden harekete geçmesi gereken yangın söndürme mekanizmaları vs. hiçbiri devreye girmemiş. Yangın her tarafı sardıktan sonra da, zaten dehşet verici facianın önüne geçilmesi imkânsızdı. Maalesef en kötüsü cereyan etti. Şimdi uzmanlar konuşuyor… Bina kaplamasında kullanılan malzemenin uygun olup olmadığı, var olduğu belirtilen yangın........
© Türkiye
