Emir komuta zinciri içinde... 45 yıl!..
12 Eylül Darbesi… Üzerinden yaklaşık yarım asır geçti, ama bıraktığı derin yaralar hâlâ taze! Unutmak istiyoruz, acaba hiç bahsetmesek mi? Lakin “Geçmişini hatırlamayanlar onu sık sık tekrarlamak zorunda kalır.” 12 Eylül 1980… Bu defa cunta marifetiyle değil, emir komuta zinciri içerisinde Silahlı Kuvvetler ülke yönetimine el koymuştu. Yirmi sene önce yani 27 Mayıs 1960’ta ise 38 kişilik bir cunta marifetiyle hükûmet darbesi yapılmıştı. 1960 ile 1980 arasında, kör topal yürütülmeye çalışılan sivil iktidar yönetimleri, gizli-açık sayısız müdahaleye maruz kaldı. Öyle ki, ordu içinde “SİLAHLI KUVVETLER BİRLİĞİ” gibi sayısı tam belli olmayan cuntalar oluşmuştu. Bu cuntaların mensupları, Ankara ve İstanbul’da toplantılar yaparak ve aralarında “PROTOKOL” metinleri imzalayarak, (Falan-filan şartların gerçekleşmesi durumunda şu vakitte darbe yapacağız...) diye alenen ültimatom veriyorlardı! Nitekim bu başıbozukluğun devamında 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü epeyce yol almıştı. Ancak sonucu tayin edecek şartlar başka türlü tezahür etti ve 12 Mart 1971 Muhtırası'na dönüştü. Tabii yine de hükûmet iktidardan düştü. Ve ülkede on yıllara mal olacak bir siyasi istikrarsızlık ve kırılganlık dönemi başladı. Dokuz sene süren çalkantı, sonunda 12 Eylül 1980 Darbesi ile bu defa vesayet odaklarının beklediği ve istediği şekilde son buldu. Son buldu derken, elbet darbecilik macerasının sonlanmasından bahsetmiyoruz. İleriki yıllarda başka türlü uç verecek yeni darbe biçimleri de maalesef sırasını bekliyordu… İleride değineceğiz ama ondan önce darbelerin iç ve dış sebeplerinden bir nebze bahsetmek icap ediyor. Darbelerin öncesinde, vukuu sırasında ve sonrasında atılan sloganlara ve parlak nutuklara bakarak, bu gayrimeşru müdahalelerin “yerli ve millî” olduğuna, sanıldığı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d