KIRK ŞEHİR ÜÇ KITA... Seyyid Kasım el-Bağdâdî
Ataullah Arvas ataullah.arvas@tgrt-fm.com.tr Aralarından hayli âlim ve mutasavvıf çıkan, talipleri ilim ve edep ile donatan büyük Arvâsî ailesinin hikâyesi, Moğol İstilası zamanında Seyyid Kasım el Bağdadi ile Bağdat'tan başlar ve sonunda Anadolu topraklarına uzanır... Muhammed Kutub, hanımı ve kayınbabasıyla kuytulara yürür, Arvâs’ı mekân tutar. İbrahim Hân tekke, medrese ve ev yaptırır. İşte Arvâsîler burada çoğalır, hizmeti Anadolu’ya taşırlar. Seyyid Kasım el Bağdadi, Şeyh Abdurrezzâk el-Kâdirî hazretlerinin talebesidir. Abbasi Halifesi Ebû Ca'fer el-Mansûr'un Dicle kenarına kurduğu Bağdat muhteşem bir şehirdir. Camiler, medreseler ve milyonlarla kitabın bulunduğu kütüphaneler... İlim ehli burayı mekân tutar, hiç olmadı birkaç yılını geçirmeye bakar. Gelgelelim Moğol istilasından sonra per perişan olur, işgalciler Abbasi Halifesini katleder, yakar yıkar, talana başlar. Kitap yüzü görmedikleri için nefis eserleri yırtar, ciltlerini çarık yapar, sahifeleri nehre atarlar. Dicle günlerce mürekkep akar. Şehirde ders tedrisat şansı kalmaz. Seyyid Kasım el Bağdadi, hocası Şeyh Abdurrezzâk el-Kâdirî hazretlerine çıkar: Burada elimiz kolumuz bağlandı, bir başka yere mi gitsem, müsaade var mı acaba? Hocası memnun olur ve duada bulunur, Musûl tarafını işaret buyururlar. Seyyid Kasım evlad-ı ıyalini de alır İmam-ı Âzam ve Abdülkadir-i Geylanî hazretlerini ziyaret eder, medet ister çıkar yola: “Niyet hayır akıbet hayır, Rabbim yardımcı ola!”
Bağdat’ın eski nizami hâlini tasvir eden bir eser…MUSUL BAĞRINA BASAR
Şükür bir sıkıntı çekmez, aç susuz kalmazlar, şakiler, zalimler bertaraf olur, korunurlar açıkça. Musul halkı onları alayiş ile karşılar, bağrına basar. Mescid-i Kebirin yanında oturan Hasan bin Hamid evini boşaltıp onlara tahsis eder. (Bakın şu işe ki yıllar sonra torunlarından Abdülhakim Arvasi hazretleri ve ailesi de aynı mahallede misafir olacaktırlar.) Burada iki yıl kalırlar, 1900 müridi olur, üç yüzüne halifelik verir. Küskünleri barıştırır, nizaları bitirir. İsyankâr kabileler tövbeye gelir, muti olurlar. Musul valisi Abid kalmalarını çok arzular. Lâkin hankâh yapılınca, işler yoluna koyulunca Musullu Şeyh Muhammed'i yerine vekil bırakır, Mardin'e gider yeni bir çerağ yakar. Orada da 300 talebe zikre başlar.
DİYARBAKIR'DA MUHABBETLE KARŞILANIR
Sonra Diyarbakır'a uzanır, büyük bir sevgi ile karşılanırlar. Eşraftan Hüseyin Baba Ömeri, Ulucami yanındaki evini boşaltıp hizmetlerine sunar. Çok kerametlerini görürler, öyle ki gün olur bin mümin tövbe eder. Melik onlar için tekke medrese yaptırır, masrafları için yedi değirmenli Ayndar köyünü emirlerine sunar. Üç yılın ardından Hazro’ya yerleşir, kendisine vakfedilen toprakların geliriyle tekke kurar, yedi yıl talebe okuturlar. Sonra Anadolu'nun ilim irfan merkezlerinden Tillo'ya vasıl olur, veliyullahın ve şühedanın kabirlerini ziyaret eder, bizim anlayamayacağımız şekilde söyleşir halleşirler ki nur sütunları yükselmektedir asumana. Burada çok feyiz alır, erbaine kapanırlar hatta. Civarda bir Bizans kalesi vardır Kral Engürüs ve Kardeşi Lâhoş nahoş davranır halka... Bir sabah namazını cemaatle kılar, birlikte hücuma kalkarlar. 30 şehit verir ama kaleyi alırlar. Nivin çok âlim ve veli yetiştiren bir beldedir. Orada da konaklar nur yüzlü Hacı Hüseyin Mekki'nin konuğu olurlar. Kufra........
© Türkiye
visit website