Taş Atanlar Derneği: Kınamanın Ulusal Sporu Üzerine Bir İnceleme
Herkesin Eli Taşta
Bizim memlekette öyle bir hastalık var ki, ne ilaçla geçer ne duayla.
Adı: Kınama Hastalığı.
Bu illet öyle yayılmış ki, doğan bebeğin bile ilk tepkisi ağlamak değil, “Bu ebeyi kim seçti böyle?” demek oluyor.
Sanki herkes kınama memuriyetine atanmış; maaş yok ama görev bilinci sonsuz.
Bak mesela kahvede oturursun, birisi gelir:
“Filanca var ya, kendini ne sanıyor?”
O “filanca” kimdir, ne yapmıştır, bilinmez. Ama önemli değil. Çünkü burada mesele “bilmek” değil, “kınamak”.
Bilgi fazla olursa taşın ağırlığı azalır. Bizim taşlarımızın en güzeli, cehaletle yoğrulmuş olanıdır.
Sokağa çık, markete git, televizyon aç, fark etmez. Herkesin elinde görünmez bir taş var.
Biri sanatçıya atıyor, biri komşusuna, biri siyasete, biri havaya bile atıyor, sırf elindekini kullanmış olmak için.
Atmayanı da ayıplıyoruz tabii: “Ne o, yürek mi yemiş, taş atmıyor?”
Yani bizde iyi insan olmak, doğruyu yapmak değil; doğru yapana taş atmaktır.
Kınama Ekonomisi
Bir düşün bakalım, kınamanın borsası olsa ne olurdu?
Kınama endeksi bugün yüzde 4 yükselirdi.
Sebep? Bir ünlü sabah kahvaltısında peynir yemiş.
Anında manşet: “Bu devirde peynir mi yenir!”
Altına yorumlar: “Ahlak kalmamış!” “Zaten o da şöyleydi!”
Sosyal medya sağ olsun, kınama ekonomisinin kalbi orada atıyor.
Birinin hayatına dair en ufak bilgiyi alınca hemen değerlendirmeye alıyoruz:
— “Aaa bak! Tatile gitmiş.”
— “Demek paramız çok!”
— “Yok canım, kredi çekmiştir, borç içindedir o.”
— “Neyse ki mutlu görünmüyor, oh rahatladım.”
İşte modern çağın mutluluk formülü:
Kendin iyi olamıyorsan, başkasının kötü olduğunu düşün.
O zaman huzur gelir.
Birinin mutluluğuna tahammül edemeyen bir halk olduk.
Herkes diyor ki “Ben niye değilim?”, sonra da kendi başarısızlığını örtmek için başkasının üstüne çamur serpiyor.
Böylelikle ülke ekonomisinde üretim azalıyor ama kınama ihracatı tavan yapıyor.
Yani demir çelik değil, kin ve kınama satıyoruz birbirimize.
Sosyal Medya: Dijital Taş Ocağı
Eskiden insanlar dedikodu için mahalleye, komşuya giderdi. Şimdi herkesin cebinde kendi kahvehanesi var.
Adı: Sosyal medya.
Orada herkes kendi fikir babası, kendi yargıcı.
Birinin fotoğrafına bakıp üç saniyede hüküm........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon